Güncelleme Tarihi:
Yurt içi piyasalar son bir haftadır Moody's ekseni etrafında TL'nin ABD Doları'na karşı sert şekilde değer kaybetmesini konuşuyor. Geçtiğimiz çarşamba 2.9740 seviyelerinde fiyatlanan USDTRY, 5 iş günü sonrasında en yüksek 3.0650 seviyesine kadar yükseldi. Bu çapta kademeli bir yükselişin elbette bir kaç farklı sebebi olacaktır. Bu sebepleri kısaca tanımlayalım.
TL'nin değer kaybetmesindeki öncü sebep, üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan ikisinin kredi notumuzu "yatırım yapılamaz" seviyeye indirilmesidir. Bunun en önemli etkisi, belli bir formatta yatırım yapan büyük fonların ülkeden çıkışı oldu. Çünkü bazı büyük fonlar, üç büyük kurumdan ikisi tarafından "yatırım yapılamaz" notu alan ülkelere yatırım yapmıyor, olan paralarını da yavaş yavaş çekiyorlar. Moody's'in kararı ilk açıklandığında USDTRY kuru sert yükselmişti elbette, ancak fon çıkışlarının yavaş yavaş bu hafta içerisinde başlaması TL'nin Dolar'a karşı değerini çok sert düşürdü.
Eylül ayı başında Cerablus operasyonu başlamış ve bu TL varlıkları üzerinde tedirginliğe sebep olmuştu. Ancak buradaki harekatın daha da derinleşme ihtimali Türk varlıklarından kaçışı daha da tetikliyor olabilir.
Aslında geçtiğimiz çarşamba gününden bu yana dünyada sadece TL değer kaybetmiyor. Gelişmekte olan para birimlerinin hemen hemen hepsi ABD Doları'na karşı gücünü yitiriyor. Dünyada son bir haftadır adeta paranın el değiştirme durumunu görüyoruz. ABD 10-Yıllık tahvil faizi 30.09.2016'da %1.569 olarak fiyatlanırken, bugün gelinen süreçte %1.671 seviyesine kadar yükseldiğini görmekteyiz. Bu, basit bir matematik ile %6.1 oranında harekettir.
Dün Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester ve Richmond FED Başkanı Lacker FED'in faiz politikaları üzerine bir takım açıklamalarda bulundu. İki üye de benzer ifadeler kullanarak FED'in faiz arttırmakta gecikmemesi gerektiğini vurguladı. Bu açıklamalardan sonra, cuma'dan bu yana değer kazanan ABD 10-Yıllık tahvil faizleri daha da yükseldi ve dolar endeksi pozitif görünümünü sertleştirdi.
Dün Başbakan Binalı Yıldırım, Türkiye'nin orta vadeli programını açıkladı. Program oldukça kapsamlı olmasına rağmen, finansal piyasaların dikkatini büyüme tahminlerindeki negatif revize çekmiş olabilir. Buna göre 2016 yılı büyüme tahmini %4.5'dan %3.2'ye, 2017 tahmini %5.0'dan %4.4'e revize edildi.
Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında TCMB eski Başkanı Erdem Başçı ile başlayan "sadeleştirme" politikası, yeni Başkan Murat Çetinkaya'nın göreve gelmesiyle başladı. Göreve gelmesiyle birlikte bu güne kadar yapılan her toplantıda, faiz koridorunun üst bandı indirildi. Bununla birlikte toplantı kararlarından bağımsız olarak bankaların "zorunlu karşılık oranlarının" indirilmeye başlanması, sıkı para politikasından uzaklaşılmaya başlandığı algısı yarattı. Her ne kadar TCMB, PPK tutanaklarında "sıkı para politikası" duruşunun devam ettiğini söylemeye devam etse de, reel sektör ve devletin üst kademesinden gelen "faiz indirimi" baskısı Türk Lirası üzerinde negatif ortam oluşturmakta.
İkon Menkul