Güncelleme Tarihi:
Bankalar eylüle dipteki fiyatlarla giriyor. Banka Endeksi, 22 Mayıs’tan bu yana yüzde 36 değer kaybederken, hisseler 2008 krizindeki fiyat kazanç oranlarına yaklaştı. Suriye’ye müdahale olasılığı, FED beklentisi piyasalarda stresi artırırken dipteki hisseler dikkat çekiyor.
Her yıl sonbahara yükseliş beklentisi ile giren hisse senedi piyasası, bu yıl Suriyeye askeri müdahale ve FED gölgesinde girdi. Altın, petrol, dolar çıkarken BIST Endeksi düştü. Hisse senetleri piyasasında en fazla etkilenenler ise özellikle likit olan hisseler oldu. Daha ziyade yabancı yatırımcının pozisyon aldığı bu hisselerden en fazla düşenler ise banka hisseleri.
Milliyet`ten Zeynep Aktaş`ın haberine göre; endekse ağırlıklı olarak yön veren İş Bankası, Yapı Kredi Bankası, Akbank, Halkbank ve Vakıflar Bankası 2008 krizi sonrası fiyat kazanç oranlarına gerilemiş durumda. Yatırımcıların yakından takip ettiği göstergelerden birisi olan fiyat/kazanç (F/K) oranı, bir hisse senedinin kazancının kaç katı fiyattan işlem gördüğünü göstermesi açısından önemli.
Söz konusu oran bir hisseye ödenen bedelin, hisseye düşen kâr ile kaç yılda amorti olduğunu gösteriyor. Hal böyle olunca F/K oranının düşük olması alım yaparken tercih edilen önemli göstergelerden birisi. F/K oranının tarihi dip seviyelere gerilemiş olması yatırımcıların ister istemez ilgisini çekerken, dipten hisse toplamak isteyen yatırımcıların da iştahını kabartmıyor değil. Ancak 22 Mayıs’tan bu yana ortalama yüzde 36 değer kaybeden banka hisselerdeki kayıpların bir süre daha devam etme olasılığı da yok değil.
Alım fırsatı olabilir
Geçmiş dönem fiyat kazanç oranlarına bakıldığında, bir iki puanlık daha düşüşler olabilir. Ancak bu durum söz konusu göstergenin diplerde olduğu tespitini değiştirmediği gibi riski göze alanlar açısından alım yönlü harekete geçmek için yeterli bir neden de olabilmekte. Neticede bir süre daha düşüş olsa da temel destek seviyelere gelinmiş olması fırsatı kaçırmak istemeyenler için hareket zamanı olarak görülebilmekte.
Böyle dönemlerde piyasada dalgalanmalar ve gelgitler daha fazla olabilmekte. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden (GOÜ) yaşanan para çıkışı, piyasaları aşağı doğru çekerken döviz kurunu da yukarı doğru çıkarıyor. Buna bağlı olarak reel sektörde şirketlerin maliyetleri şişiyor. Petrol ve dolar fiyatlarında yaşanan dalgalanmaların etkileri ise önümüzdeki dönemde bilançolara daha fazla yansıyacak.
ABD borsası düşüşte
Gelişmekte olan ülkelerdeki (GOÜ) piyasalardan çıkış yapan yabancı yatırımcı, yönünü gelişen ülkelere (GÜ) doğru çevirmiş görünüyor. FED’in açıklamaları çıkışın bir süre daha devam etmesinin temel nedeni olacak nitelikte. Ağustos ayı GÜ hisse senetleri piyasası için de kötü geçti.
Önemli piyasa göstergelerinden birisi olan ABD’deki Standard & Poor’s 500 Endeksi, 2009 yılından bu yana yükselişini sürdürmesine karşın geçtiğimiz hazirandaki düşüşten sonra en fazla düşüşünü ağustos ayında gerçekleştirdi. Ancak yaşanan düşüş, uzun vadeli çıkış trendini bozacak mahiyette değil.
Bu aşamada düşüş, daha ziyade düzeltme hareketi niteliğinde bulunuyor. Ancak Suriye’ye yönelik olası saldırının beklenmedik şekilde boyut değiştirmesi veya yayılması halinde trend değişikliği ile uzun vadeli destek seviyelerin kırılması ihtimali de gündeme gelebilir.
ALTIN, PETROL VE DOLAR KRİZLERDE TIRMANIYOR Altın 2000-2011 döneminde sürekli olarak çıkış yaparken özellikle yatırımcısına ciddi kazançlar sağladı. 2000 yılının ilk günlerinde altının onsu 280 dolar seviyesinde bulunurken, Eylül 2011’de fiyatı 1915 dolara kadar çıktı.
Sonrasında ise sürekli düşen bir ivme. Ancak bu düşüş geçtiğimiz temmuz ayında test edilen 1.185 doların ardından tekrar yukarıya döndü. Suriye’ye askeri müdahale olasılığı ise çıkışın daha da güçlenmesinde etkili.
Geçtiğimiz mayıs ayından bu yana benzeri bir çıkışı döviz kurlarında da görüyoruz. Kuşkusuz bunda piyasalarda satışa geçerek ülkeden ayrılmak isteyen yabancı yatırımcının döviz talebinin de etkisi görülüyor. FED kararları özellikle GOÜ piyasalarını bu noktada zorluyor. Suriye ile ilgili gelişmelerin de ilave olmasının ardından dolar kuru 2 TL’yi aştı.
Doların tarihsel seyrine bakıldığında 2 TL psikolojik bir kırılma noktası. Bu nedenle kurun 2 TL seviyesinin üzerinde kalıp kalmaması oldukça önemli. Bu seviyenin üzerindeki bir hareketin devamı, özellikle döviz borcu olan firmaları mali açıdan sıkıntıya sokacağı gibi ithalat yolu ile ticaret yapan firmaların da ticaretini olumsuz yönde etkileyecektir.
İLK YARIDA EN KÂRLI GIDA FİRMALARI
Borsa şirketlerinin ilk yarıyıl solo bilançoları 12 Ağustos’ta, konsolide bilançoları ise 26 Ağustos’ta tamamlandı. Açıklanan bilançolara göre kârını en fazla artıran sanayi şirketleri arasında gıda sektöründeki firmalar öne çıkıyor. Kuşkusuz mevsimselliğin de etkisi ile gıda şirketleri dokuz aylık bilanço dönemde de ilgi odağı olmaya devam edecek.
Bu sektörde özellikle ihracat ağırlıklı çalışan şirketler kur hareketlenmesinden de olumlu yönde etkilenecek. Ancak bu olumlu etkilenme, döviz girdi maliyetler ile çalışan firmalarda sınırlı kalmasına neden olacak. Zira her ne kadar artan döviz nedeniyle gelirleri artmaktaysa da hammadde girdi maliyetleri nedeniyle bu firmaların giderleri de artacak. Bu da karın belli bir dengede kalmasına neden olmakta.
Gayrimenkul ve çimento...
Gıda sektöründe kârlılığı ile öne çıkan şirketlere baktığımızda ise Anadolu Efes, Tat Konserve ve Coca Cola İçecek’in yüzde 100’ün üzerindeki kar artışları ile öne çıktığını görüyoruz.
Öte yandan Emlak Konut GMYO, gayrimenkul sektöründe öne çıkarken, Çimsa çimento sektöründe, Ereğli Demir Çelik ise demirçelik sektöründe öne çıkan borsa şirketleri oldu.
BAŞÇI’NIN KUR HEDEFİ TUTACAK MI?
Geçen hafta Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “yılsonunda dolar/TL 1.92 olursa şaşırmayalım” dedi. Başçı, aynı zamanda 10 yıllık tahvil faizlerinin de yılsonunda tek haneli olmasını beklediklerini belirtti. Başçı’nın bir kur hedefi belirtmesi ve bu hedefin tutup tutmayacağı ana gündem maddesi oldu.
FED’in varlık alımlarını azaltmasını bekleyen ve Suriye’ye askeri müdahaleyi gözönünde bulunduran uzmanlar, Başçı’nın açıklamalarının arkasında başka bir bilgi olup olmadığını merak ediyor.
Belli beklentiler nedeniyle bu rakam telaffuz edilmiş olabileceği gibi piyasaları rahatlatmak amacıyla da dillendirilmiş olma olasılığı bulunuyor.
Fonlar, gelişmekte olan piyasalardan çıkarken, Türkiye’de yabancı satışları durur ve hatta dışarıdan para girişi yaşanırsa durum farklılaşır.
İş hayatında vakit nakitse, Turkcell EkipMobil ve Akıllı Araç hizmetinizde!