Teknoloji ile ilgili hayatımızda yer edinmiş; hatta birçok kişi tarafından inanılan, ancak aslı astarı olmayan yanlışlara ve gerçeklerine bir göz atın.Özellikle akıllı telefonların şarj problemlerinden dolayı birçok telefon kullanıcısı, gece yatarken telefonunu şarjda bırakıyor. Birçok kişi de bu durumun telefon bataryasına zarar vereceğine inanıyor. Ancak durum bilindiği gibi değil. Zira günümüzde kullanılan akıllı cihazlar bunun önüne geçebilecek kadar akıllı. Batarya tamamen dolmaya başladığında, cihaz otomatik olarak şarj etme oranını düşürüyor; tamamen dolduğunda ise şarj etme işlemini durduruyor. O nedenle bunun için herhangi bir endişe duymanıza gerek kalmıyor.Amiyane tabirle bu başlık ile anlatabileceğimiz bu durum, birçok kişinin olaya yanlış taraftan bakmasına sebep olabilmektedir. Bir telefon, tablet veya bilgisayar gibi elektronik cihaz alırken haliyle önce teknik özelliklerine bakarız. Ancak bir cihazın RAM kapasitesinin 3GB olması, RAM’i 1GB olan cihazdan daha hızlı olduğu anlamına gelmeyebilir. Özellikle son zamanlarda sürekli kıyaslaması akıllı cihazlarda bu durum daha fazla ön plana çıkmaktadır. Örneğin 3GB RAM’e sahip olan Galaxy S6 ile 1GB RAM’e sahip olan iPhone 6 arasında hız testi yapıldığında gerçek hayatta aralarındaki RAM farkı kadar bariz bir fark olmadığı görülebilir. Çünkü bu duruma sadece RAM değil cihazın birçok elementi etki etmektedir.Kameraya sahip cihazlardaki megapiksel değerleri için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Bir cihazın 20 megapiksellik kameraya sahip olması, en iyi fotoğrafı o cihazın çektiği anlamına gelmiyor maalesef.Akıllı telefonunuzdaki çoklu görev (multitasking) ekranını açtığınızda, cihazınızda açık olan birçok uygulama görürsünüz. Muhtemelen de telefonun bataryası ve RAM’ini sömürmemesi için bu uygulamaları kapatırsınız. Ancak bazı istisnalar dışında modern akıllı cihazların hali hazırda bu durumun önüne geçebilecek bir yapısı bulunuyor. Bilgisayarların aksine, mobil işletim sistemlerinin birçoğu (Android, iOS vs) RAM yönetimi konusunda oldukça iyi tasarlanmış durumda. Uygulamaların daha hızlı açılması için açık olarak bekletilen uygulamalar, bu esnada ihmal edilebilecek kadar düşük oranlarda RAM kullanmaktadır. Dolayısıyla istisnai durumlar olmadığı sürece bunun için herhangi bir endişe duymanıza gerek yok.Yasal olmaması sebebiyle birçok kişi Root (Android) ve Jailbreak (iOS) işlemlerini yapmaya cesaret edemiyor veya çevresindekileri bu bağlamda uyarıyor. Ancak gerçek hayatta böyle bir yasaklama söz konusu değil. Eğer cihazınızın garantisini devre dışı bırakmayı göze aldıysanız, bu işlemleri gönül rahatlığı ile yapabilirsiniz. Bazı durumlarda garanti işlemleri de geri alınabiliyor, ancak konumuz bu değil.Aslında bu konu biraz karmaşık. Bilgisayarların bir süre sonra ısınmasının ekran kartı, işlemci, veya güç kaynağı ile ilgili olduğu birçok kişi tarafından biliniyor. Ancak bu durum bilgisayarın bozulacağı ya da ömrünün tükendiği anlamına gelmiyor. Zira bilgisayarın ısınması size daha iyi performans sağladığı anlamına geliyor. Her ne kadar cihazın ısınmaması genel olarak tercih edilen bir durum olsa da, cihazın ısınması bilgisayar komponentlerinin iyi çalışmaması olarak yorumlanmamalı.Elmas uçlu HDMI kabloları, altın uçlu HDMI kabloları ve daha nicesini göz önüne aldığımızda fiyatı yüksek olan kabloların daha iyi video kalitesini sağladığını düşünürüz. Ancak yapılan bir araştırmaya göre bu durum hiçbir anlam ifade etmiyor. HDMI aslen bir dijital sinyaldir. Dolayısıyla ister ucuz HDMI kablo kullanın ister pahalı, bu dijital sinyalin iletimi aynı düzeyde olacaktır.Doğru bilinen yanlışlardan biri de insan gözünün 60 fps’den (saniyelik görüntü sayısı) fazlasını görememe inancı olarak karşımıza çıkıyor. Ancak konuyla ilgili insanlar üzerinde uygulanan farklı reaksiyon testlerinin sonucunda ortaya çıkan veriler, insanların görsel sinyallere 1 ms (1 milisaniye)’den daha az bir süre içinde reaksiyon verdiğini gösteriyor. Bu da 1000 fps’ye karşılık geliyor. Bu söylentinin halk arasında yayılmasının sebebi ise, günümüzde kullanılan televizyonların ve monitörlerin 60 fps görüntü değerlerine sahip olmaları.Birçok kişinin (özellike Mac kullanıcılarının) sıklıkla dile getirdiği iddialardan biri de budur. Peki Mac bilgisayarlara gerçekten virüs girmez mi? Sorunun cevabı tabiki “Hayır”. Mac bilgisayarlara da en az Windows’da olduğu kadar virüs girebilir. Ancak bu söylemin bu denli yaygınlaşmasının ardında da iki sebep bulunuyor. Birincisi, yapı olarak Mac’in Windows’tan farklı olması; ikincisi ise Mac bilgisayarların Windows yüklü bilgisayarların sayısından çok daha az olması (dolayısıyla hackerların tenezzül etmemesi).“Telefonum 5 diş çekiyor o yüzden şebeke çok iyi” düşüncesi de ne yazık ki doğru değil. Telefonda bulunan ağ çizgileri (seviyesi) çevredeki baz istasyonuna olan yakınlığı gösteriyor. Ancak bu durum yine de şebekenin iyi olup olmayacağı ile ilgili karar vermek için yeterli bir sebep değil. Çünkü sizinle aynı anda o baz istasyonundan faydalanan kişilerin sayısı da şebeke kalitesine etki eden unsurlardan biri.Bu da yanlış bilinen gerçeklerden biri. Daha doğrusu eski alışkanlardan geliyor desek daha doğru olur. Zira günümüzde artık hemen hemen her cihazda yer alan Lithium-ion bataryaların yapısı bu konuda oldukça elverişli. Yapılan araştırmalar bu bataryaları sürekli şarj etmenin daha iyi olduğunu; bir başka araştırma da Lithium-ion bataryaların stabilitesini korumak adına %0’a düşmeden şarj etmek gerektiğini bizlere gösteriyor.Kaynak: Webmasto - Barış Mancar