TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Gezi Parkı olayları ile ilgili olarak, “Biz bütün bu olaylara Türkiye’de toplumun demokratik katılım kanallarından ülkesinin, şehrinin, semtinin meselelerine sahip çıkmanın ötesinde bir yere gitmesine sıcak bakmıyoruz. Yani yakıp yıkmak, kırmak dökmek, arınmaya çalıştığımız terör ve şiddet geri gelmemeli. Bunları tabii ki kınıyoruz, benimsemiyoruz ama bunlar hiçbir zaman toplumun katılımcı iradesine de engel olmamalı” dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık Merkez Bina’da kabul ettiği Yılmaz, görüşme sonrası şunları söyledi:
EKSİKLİKLERİ GÖRÜŞTÜK
CANLI BORSA İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN...
“Hem güncel konularla ilgili gelişmeleri değerlendirme fırsatı bulduk hem de ekonomimizin, ulaştığı seviyede kurumlarıyla kurallarıyla piyasasının derinliğiyle hiçbirimizin korkmasına gerek olmayacak bir güçte olduğunu birlikte tespit ettik. Türk ekonomisinin bugünü de geleceği de hepimizin güven duyacağı bir seviyededir. Bu bakımdan ekonomiyle ilgili kaygılarımız olmadığına göre ekonomide sağladığımız bu itibarın toplumsal yaşamda demokrasisinde de sağlanması için eksiklerimiz varsa bu konuda da gereken adımların atılmasıyla ilgili görüşlerimizi ifade ettik.
FAİZ LOBİSİ KAYGISI
Faiz lobisiyle ilgili kavramda Sayın Başbakanın ekonomide ulaştığımız istikrarı tehlikeye düşürecek, piyasa ekonomisinin düzeninin bozulmasına sebep olacak gelişmelerle ilgili kaygıları olabileceğini tespit ettim. Ancak tabii Türkiye’de düzenleyici ve denetleyici kurumların ekonominin geleceğiyle ilgili sağlam bir alt yapı olarak güvenebileceğimiz kurumlar olduğunu tespit ettik. Bu alanda bir eksiklik varsa bu kurumların bunu ele alacaklarını ifade ettik. Zannediyorum bu konuyla ilgili kaygılarını Sayın Başbakanın Türkiye’nin ekonomik istikrarının bozulmaması yönünde kaygılardan kaynaklandığını düşünüyorum.Türkiye’nin olgunlaşması, gelişmesi, bireylerin daha güçlendiği, devlet birey ilişkisinde bireyin öne çıktığı bir demokrasi gelişimiyle olabileceğini sizlere ifade etmek isterim. Değerlendirmem budur. Devlet birey ilişkilerinde bireyi öne çıkartan, bireyin katılımcı taleplerini karşılayan bir olgunlaşma içerisinde ilerlememiz lazım. Ekonominin de güvencesi, refahın da güvencesi, her şeyin, geleceğin güvencesi bu.”