MERKEZ SADELEŞTİRMEYİ PAS GEÇTİ
Rıdvan Baştürk / ALB Forex Analisti
Merkez Bankası yaptığı PPK toplantısı sonrasında politika faizinde ve faiz koridorunun alt ve üst bandında herhangi bir değişiklik yapmadı. Açıklanan yazılı metinde ise sadeleştirme sözcüğüne yer verilmediğini görüyoruz. Bu önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Diğer politika açıklamalarına bakıldığında dış ticaret hadlerindeki ilerlemenin ön plana çıkarıldığını görüyoruz. Özellikle mevcut parasal genişleme programı dahilinde toparlanan Euro Bölgesi’nin ihracata olumlu katkısı önemli bir nokta. Ayrıca daha önceki haftalarda açıklanan yapısal reformların hayata geçirilmesinden itibaren ise büyüme tarafında ilerleme kaydedilebileceği dile getirildi. Parasal genişleme programının Euro Bölgesi’nde toparlama sağlamaya devam etmesi cari açıktaki iyileşmeyi sürdürülebilir hale getirmeye yardımcı olacaktır.
Gelen faiz kararının ardından TL’de değer kayıpları gözlemlendi. Bir önceki aya ait toplantıda Merkez Bankası’nın beklenen faiz artırımını yapmamış olması TL tarafında zayıflığa neden olurken, yurtdışı riskler ise bu değer kayıplarını derinleştirmişti. Merkez Bankası’nın bugün de faizlerde değişiklik yapmamış olması TL’deki değer kayıplarını destekledi. Yurtdışı riskler de yine önümüzdeki günlerde TL açısından önemli olacaktır. Küresel büyüme hadlerine ilişkin endişeler masada kaldığı sürece gelişmekte olan ülke piyasaları baskı altında kalmaya devam edecektir. Bu riskler ortadayken Merkez’in müdahale yapmamaya devam etmesi durumunda ise TL diğer ülke para birimlerinden negatif ayrışabilir.
MERKEZ’DE KARAR AYNI, METİN TEMKİNLİ
Burçak Gezgin / Alan Yatırım
Merkez Bankası Ocak ayı toplantısında da faizleri değiştirmeme kararı aldı. Piyasa beklentisi de faizlerin değiştirilmeyeceği yönündeydi. Özellikle küresel piyasalardaki oynaklığın 2016 ile birlikte tekrar artması, Merkez Bankası’nın da kararını etkilemiş gözüküyor. Nitekim küresel piyasalardaki oynaklık, karar metninde de yer buldu. Merkez Bankası bu toplantıda artan jeopolitik risklere de yer verirken; her ne kadar Avrupa Birliği’nin talebindeki artış iyimserliğini sürdürse de, risklerin ihracat üzerinde oluşabilecek olumlu gelişmeleri törpüleyebileceğine işaret ediyor. Bununla birlikte, asgari ücretin etkilerinin de Kurul’un gündeminde olduğunu ve önümüzdeki dönem enflasyon beklentilerinde, genel ücret artışının göz önünde bulundurulabileceğini görüyoruz. Ancak Kurul için esas gündem maddeleri öncelikli olarak jeopolitik riskler ve küresel oynaklığın devam etmesi olarak göze çarpıyor.
Küresel piyasalardaki Çin bazlı risklerin halen ön planda kalmaya devam ettiğini görüyoruz. Ayrıca, FED’in faiz artırımı sonrası yapacağı ilk toplantı da yaklaşmakta. Tüm dış etkenler devam ederken, TL’deki değer kayıplarının halen tahammül sınırlarında olması ve Merkez Bankası’nın da geçen toplantıda oynaklığa işaret etmesi, faiz artırmasını gerektirmedi diyebiliriz. Önümüzdeki dönemde faiz tarafında bir adım atılması, öncelikli olarak, 3 seviyesinin üzerinde taban oluşturmaya çalışan Dolar’ın hareketlerine bağlı olabilir. 2015 yılındaki %8.81’lik enflasyon oranına rağmen herhangi bir adım atmayan TCMB’nin, 2016 yılı beklentilerinin daha olumlu olduğunu düşünürsek, TL tarafında bir nebze daha değer kaybına tahammül edebileceğini söyleyebiliriz.
Dolar/TL’nin TCMB kararına ilk tepkisi, kararın beklentiler dahilinde olmasıyla birlikte sakin oldu. Kur için özellikle 3.0180 seviyesinin önemli bir destek olarak çalıştığını görüyoruz. Bu seviyenin üzerinde kalındığı sürece, Dolar’da 3.05 seviyelerine doğru yükseliş görülebilir. Özellikle Dolar’da ciddi bir ralli görülebilmesi içinse; 3.05 seviyesini aşılması gerekiyor. Bu durumda yeni zirvelerden bahsetmemiz mümkün. Dolar’da 3.0180 seviyesinin altında bir hareket görülmesi halinde ise; psikolojik destek konumundaki 3 seviyesine ve 2.9840 seviyesine doğru gevşeme görülmesi mümkün.