Bu hafta içinde kesinleşmesi beklenen asgari ücret konusundaki tartışma, yeni rakam ve hesaplarla derinleşerek sürüyor. Ancak tartışılan rakam 80 milyon lirayı geçmiyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın asgari ücret, net `350 milyon lira olmalı` açıklaması ile başlayan tartışma, başta Maliye Bakanı Unakıtan olmak üzere hükümetin ekonomi bakanlardan iş dünyasına kadar derinleşerek sürüyor. Ancak büyüyen tartışmanın rakamları o kadar büyük değil. Asgari ücrete yüzde 30 zam yapılması halinde işverene gelecek ilave yük 80 milyon liranın altında kalıyor.
Halen uygulanmakta olan 306 milyon liralık brüt asgari ücretin, 42 milyon 840 bin lira SSK primine, 32 milyon 265 bin lirası gelir vergisine, yaklaşık 5 milyon lirası da işsizlik sigortası fonu ve damga vergisine kesiliyor ve geriye 225 milyon 999 bin liralık net asgari ücret kalıyor.
SINIRLI ARTIŞ Brüt 306 milyon liralık asgari ücretin, işverene maliyeti ise 427 milyon 275 bin lira. Kamuoyunda büyük fırtınalar koparan tartışmanın aksine asgari ücrette yüzde 20`lik bir artış yapılması halinde, bunun işverene maliyeti yaklaşık 50 milyon lira kadar artarak, 479 milyon 295 bin lirayı bulacak. Bu hesap üzerinden, asgari ücretle çalışanın eline ise 50 milyon lira artışla net 263 milyon lira geçeçek.
Brüt yüzde 30`luk artış yapılması halinde ise bunun işverene maliyeti 505 milyon 305 milyon lira olacak. Burada da artış 80 milyon liranın altında, 78 milyon lira düzeyinde kalıyor. Bu ücretle çalışanın eline de 60 milyon lira artışla net 285 milyon lira geçebilecek.
KOMİSYON BEKLENİYOR Asgari ücret bugünkü Bakanlar Kurulu`nda da ele alındı. Bakanlar Kurulu`nun ardından açıklama yapan Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, asgari ücretin de toplantıda ele alındığını ancak bu konuda son kararı çalışmalara devam eden komisyonun vereceğini söylemekle yetindi.
Başbakan Erdoğan, asgari ücret tartışmasına, en son `brüt 506 milyon lira olmalı` yolundaki açıklamaları ile yeni bir boyut kattı. Erdoğan`ın bu açıklaması özellikle işveren cephesinde, şirketlerin üzerine binecek ilave yükler nedeniyle yeterince endişe yaratmış durumda.
Ahmet Zorlu: Fedakârlık şart Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, sanayicilere el bebek, gül bebek bakılması gerektiğini söyledi. Zorlu, Denizli`de ismi verilen sanayi sitesinin açılışında yaptığı konuşmada, son zamanlarda sanayinin ne olduğunun öğrenilmeye başladığını belirtti. Zorlu, geçmiş dönemlerde sanayiciye, Vergi ver, istihdam yarat, kazandığını bana getir, biz de bunları koltukta kalmak için sağa sola dağıtalım anlayışıyla yaklaşıldığını ifade etti. Zorlu, asgari ücret konusunda ise Asgari ücretin yanında sanayicinin ödediği vergiler ve diğer giderleri var. Bunlar da düşünülmeli. Her şey karşılıklı anlayış ve fedakarlık içinde olursa, sorun çözümlenebilir diye konuştu.
Unakıtan: Ücrette ince bir denge sözkonusu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, asgari ücret konusunda, komisyonun çalışmalarına devam ettiğini belirterek, burada ince bir denge söz konusu dedi. 2004`ün özelleştirme için iyi bir yıl olacağını tahmin ettiğini söyledi. ayına katılan Bakan Unakıtan, 2004 yılı politikaları ile bütçe uygulamalarını değerlendirdi, başta asgari ücret olmak üzere çeşitli soruları yanıtladı.
Unakıtan, 2004`ün özelleştirmede iyi bir yıl olacağını belirterek, yerel seçimler nedeniyle uygulanmakta olan istikrar programdan kesinlikle taviz verilmeyeceğini açıkladı. Unakıtan, 1 Ocak`tan geçerli asgari ücretteki artışın ne miktarda olacağına ilişkin soruya karşılık, Komisyonun çalışmalarına devam ettiğine belirterek şöyle konuştu
HALKIN REFAHI İÇİN Önümüzdeki günlerde tekrar toplanacak. Biz, her kesimin düşüncelerini alıyoruz. Bunun yanında Başbakanımızın asgari ücretin daha fazla olması arzusu var. Neden? Başbakanımız fakirin fukaranın çektiği sıkıntıyı içinde, gönlünde duyan bir insan. Bunun üzüntüsünü duyuyor. İstiyor ki biraz daha halkı refaha kavuşturayım. Bunun için azami gayret sarfediyor. Biz ekonomiden sorumlu bakanlar ve kuruluşlar olarak, gerekli çalışmaları yaptık. Dikkat etmemiz gereken bir husus var, Türkiye`deki rekabet gücünü kırmamak lazım. Rekabetten düşmek istemeyiz. Maliyetlerimizin işçilikten dolayı çok fazla artması, yeni işsizliklere neden olabilir bunları düşünmemiz lazım. Bu arada asgari ücret alan kesimin de daha fazla ücret almasını arzu ediyoruz, ince denge söz konusu.``
Bu dengeleri ortaya koyacaklarını, işçinin en hayrına olan, işverenin de rahatsız olmayacağı ve devlete çok büyük yük getirmeyecek bir formülü bulmak mecburiyetinde olduklarını anlatan Unakıtan, ``iyi yönetim bunu gerektiriyor. Bu hafta tahmin ediyorum bir karar veririz`` şeklinde konuştu.
Uzman Görüşü
Asgari ücrette akılcı yaklaşım! 1 Ocak 2004 tarihinden geçerli olacak yeni asgari ücreti belirleme toplantıları devam ederken her toplantı öncesi veya sonrasında yapılan açıklamalarda oranlar, tutarlar havada uçuşuyor.
Hükümet programında nüfusun yüzde 15`inin açlık sınırının altında olduğunu, insan haklarına ve Anayasa`ya aykırı olan bu tabloya kayıtsız kalınamayacağını ve bu acil sorunun çözümüne öncelik verileceğini belirten AKP iktidarı, 2003 yılı asgari ücretinin belirlenmesinde bunu sağlayamadı.
Biraz da önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimler nedeniyle, Sayın Başbakan 2004 yılı asgari ücret artışının yüksek tutulmasını istiyor. İşveren kesimi de buna karşı çıkıyor.
Ortalıkta net 350 milyon, brüt 475 milyon rakamları; yüzde 10`dan yüzde 50`yi aşan artış oranları uçuşuyor.
Mevcut asgari ücretin, yüzde 20 ile yüzde 35 aralığında artırılması durumunda, brüt ve net asgari ücret tutarları ile işverene maliyetine baktığımızda, brüt asgari ücretteki artış oranının, asgari ücretin işverene toplam maliyetinde oluşturduğu artış oranı daha düşük kalıyor.
Örneğin, brüt asgari ücretin yüzde 35 oranında artırılması halinde, bunun net asgari ücret artışına etkisi yüzde 31 oranında, işverenin toplam maliyetine yansıması ise yüzde 21 oranında oluyor. Çünkü, SSK ve İşsizlik sigortası primlerinin hesaplanmasında, 458 milyon lira olan prime esas kazancın alt sınırı dikkate alınıyor. İşveren şu anda zaten hem bu tutar üzerinden kendi payını hem de bu tutarla asgari ücret arasındaki farkın işçi payını ödüyor. Asgari ücret tutarı prime esas kazancın alt sınırına yaklaştıkça, işverenin prim yükü de azalıyor.
Bu bağlamda, asgari ücret artışından ziyade, prime esas kazanç tutarına ya da prim oranlarına karşı çıkılması ve bunun iyileştirilmesinin sağlanması daha akılcı bir yaklaşım olur sanırım.