Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) dünkü Olağan Genel Kurulu’nda yapılan eleştirilere hükümetten cephesinden sert cevaplar geldi. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, dünkü konuşmasında “Depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında çok sayıda vatandaşımızı kaybediyoruz. Demek ki, hata ve suistimal çok yaygın. Eleştirel ifadelere açılan soruşturmalar çok sıklaştı. Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor. Fakat, deprem, yangın taciz, kadın cinayeti, iş kazası, gibi kamuoyunda infial yaratan nice olayda ya suçlular bulunmuyor ya da kısa sürede serbest kalıyorlar. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, galiba artık şirket kurmaktan daha kolay. Kadın cinayetlerinin de, çocuk tacizlerinin de sonu gelmiyor. Tüm bu sorunların arkasında, hukuka olan güvenin sarsılması var. Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden ne ekonomide ne toplumda ne iç ne de dış politikadaki sorunlar çözülebilir” diye konuştu.
TÜSİAD YİK Başkanı Başkanı Ömer Aras ise “Son haftalarda politik hayatta olağanüstü olaylar yaşıyoruz. Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler göz altına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor. Yeni mezun teğmenler ordudan ihraç ediliyor. Bu olaylarda suç vardır, yoktur diyemeyiz. Ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz” dedi.
TÜSİAD yöneticilerinin eleştirilerine sosyal medya hesabından yanıt veren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şunları söyledi:
‘ESKİ TÜRKİYE DEĞİL’
“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir. Demokratik sistemimizin temel taşlarından biri, kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığıdır. Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekûn milletin ve devletin ortak emanetidir. Türkiye eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
TÜSİAD’IN SİCİLİ KÖTÜ
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, şunları söyledi:
“Demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapmaları ve değerlendirmede bulunmaları en doğal haklarıdır. Ancak ülke gündemine dair değerlendirme yapma hakkı ile siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır. Aradaki farkı oluşturan, demokrasiye bağlılık ve hukuka saygıdır. Maalesef Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki sicilleri sorunludur; geçmişlerinde askeri vesayete ve yargı vesayetine verdikleri destek hafızalardan silinmemiştir. Ayrıca kendi geçmişlerinde alenen meşru hükümeti hedef alma ve görevden gönderme faaliyetleri manşetlerde yer bulmuştur. Bu nedenlerle TÜSİAD yönetimi, bu ülkede demokrasi mücadelesi verenlerin ‘güven bunalımı’ deyince ilk aklına gelenlerden birinin neden TÜSİAD’ın yaklaşımları olduğu ile yüzleşmelidir. TÜSİAD, demokrasi konusundaki kötü sicilini geride bırakmak için çaba göstermelidir. AK Parti olarak bundan sonra da kendisini siyasetin üzerinde gören hiçbir girişime izin vermeyiz. Siyasetin demokratik alanını korumak için eskisinden daha kararlıyız.”
‘ENFLASYONLA MÜCADELE HIZLANMALI’
TÜSİAD Olağan Genel Kurulu’nda ekonomiye dair bazı mesajlar ise şöyleydi:
-TÜSİAD Başkanı Orhan Turan: “Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz. Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerekiyor. Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor. Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için.
Artık hiçbir şeyi zamana bırakamayız. Bunun için zamanımız kalmadı. Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim. Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım. Yatırım, üretim ve ihracat desteklenmeli.”
-TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras: “Program 2024’te olumlu sonuçlar vermeye başladı. Enflasyon beklenen hızda olmasa da geriliyor, cari açık sürdürülebilir seviyelerde, Merkez Bankası rezervleri güçleniyor, CDS ülke risk primi düşüyor. Uluslararası derecelendirme şirketleri de bu olumlu gelişimi görüp ülke kredi notumuzu yükseltti. Enflasyonla mücadele bu yıl da aynı kararlılıkla sürdürülmeli. Daha etkin devamı için kamunun da tasarrufu artırması gerekiyor.
Enflasyonla mücadelede üç ana politika enstrümanı var. Birincisi, Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikası. Faizlerin 2025’te enflasyonla mücadeleye uygun olarak kontrollü şekilde düşeceğini tahmin ediyoruz. İkincisi, maliye politikası. Kamunun da özel sektör ve vatandaşlarımız gibi eşit düzeyde kemer sıkması şart. Üçüncü enstrüman ise yapısal reformlar. Enflasyonu kalıcı düşürmek ve kişi başı geliri 20 bin doların üstüne yükseltmek için teknoloji ile verimliliğin artırılması; mal ve hizmet ihracatına dayalı ekonomik büyüme modeline geçilmesi gerekiyor.
Mevcut ekonomik ve siyasi gelişmeler büyük fırsatlar ve riskler yaratıyor. Bu süreci mutlaka çok iyi yönetmeliyiz. Türkiye’mizin, dünyada sözü geçen, bölgesinde istikrarın teminatı olan, ekonomisi istikrarlı, demokrasisi sağlam, hukuk devleti ilkeleri yerleşmiş, toplumu huzurlu bir ülke olması için elbirliği ile çalışmalıyız.”