TERÖRÜN BEDELİ AĞIR OLACAK
Dünyayı şoka uğratan saldırıların, zaten tehlike sinyalleri veren dünya ekonomisinde de resesyona yol açmasından çekiniliyor. Ekonomistler, küresel kapitalizmin ikonası sayılan Dünya Ticaret Merkezi`ne yönelik saldırıların ardından dünya piyasalarında yaşanan kaos, doların yen ve
euro karşısında değer kaybı, petrol ve
altın fiyatlarındaki fırlamanın ardından ekonomide resesyonun kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyorlar.
ABD `ARTIK CENNET DEĞİL`
ABD Başkanı Bush`un, ülke ekonomisinin `şeytanca saldırıya` rağmen ayakta olduğunu bildirmesine rağmen yatırımcıların yıllarca korunaklı bir cennet olarak gördükleri ABD piyasalarına yönelik güvenin sarsılacağı ifade ediliyor. Nitekim, olayların ardından dünyadaki sermaye akışının yaklaşık üçte ikisini çeken ABD piyasalarının kapanması da uluslarası piyasalardaki belirsizliği artıran bir unsur olarak görülüyor.
İNSAN FAKTÖRÜNE DE DARBE
Ekonomistler aynı zamanda, Dünya Ticaret Merkezi`nde çalışan pek çok piyasa aktörünün saldırılar sırasında ölmüş olması ihtimalinin ABD mali piyasalarında maddi yıkım kadar ciddi zararlara yol açabileceğine dikkat çekiyorlar. Tüm bu yıkımın ardından, ABD resesyona girme olasılığı da, uluslararası mali çevrelerde ortaya konulan senaryoların en kötüsünü oluşturuyor.
AKADEMİSYENLER
Ekonomi yönetimi dikkat
Dünya ekonomisindeki belirsizliğin, ABD`nin saldırılara cevap vermesi halinde netlik kazanacağını söyleyen akademisyenler, ekonomi yönetimindeki en ufak gevşekliğin çok önemli etkilere neden olacağı uyarısında bulundular.
Prof. Dr. Çelik Kurdoğlu: Türkiye`nin gelişmeleri çok dikkatle izlemesi ve bu dönemde programı gevşetmemesi gerekli.
Prof. Dr. Özer Ertuna: Paniğe kapılmadan gelişmeler çok dikkatle izlemeli. Petrol fiyatlarındaki artış devam ederse Türkiye son derece olumsuz etkilenir.
Prof. Dr. Asaf Savaş Akad: Bundan sonra kötü şeylerin olmaya devam etmesi halinde tüm dünya ekonomisi gibi Türkiye`nin de işi zorlaşacaktır.
Dünyayı şoka uğratan saldırıların, zaten tehlike sinyalleri veren dünya ekonomisinde de resesyona yol açmasından çekiniliyor.Ekonomistler, küresel kapitalizmin ikonası sayılan Dünya Ticaret Merkezi`ne yönelik saldırıların ardından dünya piyasalarında yaşanan kaos, doların yen ve euro karşısında değer kaybı, petrol ve altın fiyatlarındaki fırlama sonucu ekonomide resesyonun kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyorlar.Analistler, ABD`nin askeri ve mali sembollerine yönelik saldırının, ülke ekonomisinin yavaşladığı, Japon ekonomisinin yeni bir daralma sürecine girdiği, Avrupa ekonomisinden de kötü sinyallerin geldiği sırada gerçekleştiğine dikkat çekerek, küresel ekonomide artık işlerin eskisi gibi olmayacağı yorumlarını yapıyorlar. Ekonomi uzmanları, bundan böyle belirsiz bir ortam hakim olacağı için insanların tasarrufa yöneleceklerini ve daha az harcayacaklarını belirtiyolar. ABD Başkanı Bush`un, ülke ekonomisinin `şeytanca saldırıya` rağmen ayakta olduğunu bildirmesine rağmen yatırımcıların yıllarca korunaklı bir cennet olarak gördükleri ABD piyasalarına yönelik güvenin sarsılacağı ifade ediliyor.Nitekim, olayların ardından dünyadaki sermaye akışının yaklaşık üçte ikisini çeken ABD piyasalarının kapanması da uluslararası piyasalardaki belirsizliği artıran bir unsur olarak görülüyor.Ekonomistler aynı zamanda, Dünya Ticaret Merkezi`nde çalışan pek çok piyasa aktörünün saldırılar sırasında ölmüş olması ihtimalinin ABD mali piyasalarında çok büyük zararlara yol açabileceğine dikkat çekiyorlar.ABD piyasalarında en kötü senaryo, sermayenin büyük bir bölümünün varlıklara yönelmesi halinde zaten kötü olan borsaların tepetaklak olması ve ülke ekonomisinin on yılı aşkın bir sürenin ardından ilk kez resesyona girmesi şeklinde açıklanıyor.
Merkez bankaları yardıma hazır
ABD`deki felaketin ardından dünyadaki belli başlı merkez bankaları da uluslararası piyasalarda kriz yaşanmaması için yardıma hazır olduklarını kaydettiler. Federal Rezerv dün yaptığı açıklamada açık olduğunu ve kriz dönemlerinde görüldüğü üzere, piyasalara gereken likit akışını sağlayacağını bildirdi. Avrupa Merkez Bankası da mali piyasaların işlemesi için likit garantisi verirken Japon Maliye Bakanlığı da
döviz işlemlerinde aksama olmaması için ekstra likit sağlayacaklarını belirtti.
Morgan Stanley`in personelinin durumu meçhul
Dünya Ticaret Merkezi`nde bulunan en büyük şirketlerden olan Morgan Stanley Dean Witter, 3 bin 500 çalışanının durumu hakkında net bir bilgi alamadıklarını açıkladı. Morgan Stanley`in web sayfasında yer alan haberde, yaklaşık 3 bin 500 çalışanının durumundan endişe edildiği belirtildi. Wall Street Journal`ın dünkü internet sayfasında Morgan Stanley`in, personeline dağıttığı bir memoda, Dünya Ticaret Merkezi`nde çalışanların durumunun iyi olduğunu bildirdiği kaydedildi. Ancak Morgan Stanley`in sözcüsü Ray O`Rourke, binada bulunan çalışanlarının güvenliği hakkında kesin bir bilgi alamadıklarını, personelin akibetiyle ilgili araştırmalarını sürdürdüklerini kaydetti.
Efsane yıkıldı
ABD`nin sembollerine yönelik, dünyayı şoka uğratan saldırıların Washington`un bundan böyle `dünyanın sarsılmaz jandarması` imajını da sarsacağını ifade ediyorlar.
Siyasi uzmanlar ve medya çevreleri, ABD`nin müttefikleri bu zor günlerde dayanışma örneği sergilese de, global kapitalizmin kalbi ve beyni durumundaki Washington`un kararlı, tek adam konumundaki görüntüsüyle ilgili ciddi kuşkular doğacağını belirtiyorlar.
Asya ülkelerinde yayımlanan gazetelerdeki yorumlarda da, dünyanın en zengin ülkesine yönelik saldırılar kınansa bile birkaç teröristin düzenlediği saldırının askeri ve ekonomik alanda lider konumundaki bir ülkenin prestijini zedelemiş olmasının hayranlık uyandırdığı belirtiliyor.
Nitekim Indian Express gazetesinde yayımlanan yazıda, dünyayı birkaç kez yok edecek güce sahip ABD`nin birkaç terörist karşısında donup kalmak dışında bir şey yapamadığı kaydedildi.
`ABD`nin savunmasız olduğu görüldü`
ABD basınında da, New York kentindeki Dünya Ticaret Merkezi ikiz kuleleri ile Washington`daki Pentagon binasına yönelik saldırıların, ABD`nin, savunmasız olduğunu ortaya koyduğuna ilişkin yazılar çıktı.
Arizona Republic gazetesi, bazı üst düzey yetkililerin, saldırıdan önce, `ABD`nin, uluslararası terörizmin dallanıp budaklanmasına göz yumduğu` uyarısında bulunduğunu duyurdu.
Gazetede, `İki dünya savaşından fazla yara almadan çıkan ABD`nin,ruhen ve bedenen saldırıya karşı savunmasız olduğu ortaya çıktı` yorumu yapılırken, `Bu seferki düşman diğerlerinden çok daha akıl almaz ve kurnaz, ancak eninde sonunda yakalanacak` denildi.
The Washington Post da, `titizlikle planlanan saldırıların geniş çaplı bir operasyonla yürütüldüğünü` duyurdu.
İstihbarata da kırık not
Öte yandan gözlemciler, ülke içinde gerçekleştirilen bu derece geniş çaplı bir saldırıdan ABD istihbarat birimlerinin haberdar olamamasını da eleştiriyorlar.
Uzmanlar, geçen hafta saldırı ihtimaline karşı Güney Kore ve Japonya`daki vatandaşlarını uyaran ABD istihbaratının ülke içinde saldırı olabileceğini düşünemediğine dikkat çekiyorlar.
Japon askeri analistler, ABD`li yetkililerin, ülkenin kalbinde gerçekleştirilen bu derece organize bir eylemi öngörememesinin innanılmaz olduğunu ifade ediyorlar.
Ladin: Olayla ilgimiz yok
ABD`deki saldırıların kimin gerçekleştirdiğiyle ilgili çeşitli iddiaların merkezinde yer alan Suudi milyarder Usame Bin Ladin, saldırılardan memnuniytet duyduğunu ancak eylemlerle ilgisi olmadığını söyledi.
Pakistan`da yayımlanan Habrain Gazetesi`ne göre, Bin Ladin, Afganistan`da iktidardaki Taliban`a yakın kaynaklara, `Terörist eylem bazı Amerikalı grupların işi. Benim bu saldırılarla bir ilgim yok` dedi.
Afganistan`daki Taliban yönetimine karşı savaşan İttifak güçlerinin Pekin temsilcisi Abdülbasir Hotak ise, ABD`ye yönelik saldırıların, Suudi terörist Usame bin Ladin, Pakistan İç İstihbarat Servisi (ISI) ve Taliban üçlüsü tarafından düzenlendiğini öne sürdü.
Hotak, yaptığı açıklamada, `saldırıların sorumlusunun sadece Usame bin Ladin olduğuna ilişkin söylentilerin kendisini şaşırttığını` belirterek, `söz konusu üçlünün, sadece bölgenin güvenliği ve istikrarı değil, tüm dünya için çok tehlikeli olduğunu` savundu.
Taliban yönetimi ise, ABD`de önceki günkü saldırıların ardından, başlıca sorumlular arasında gösterilen Suudi milyarder Usame Bin Ladin`in suçlu bulunması halinde, iadesi olasılığını inceleyeceklerini açıkladı.
Rusya Dış İstihbarat Servisi`nin (SVR) Başkanı Sergey Lebedev de, teşkilatının ABD, Avrupa ve Ortadoğu`daki gizli servislerle işbirliği içinde olduğunu söyledi. Lebedev, İnterfaks ajansına yaptığı açıklamada, ABD`ye yönelik saldırıların `uluslararası terörizmin küresel tehdit haline geldiğini, bununla mücadelede ortaklaşa hareket edilmesi gerektiğini` belirtti.
`Uçak kontrolünü ele geçirmek kolay`
ABD`de önceki gün uçaklarla gerçekleştirilen saldırılar, ülke içi uçuşlarda güvenlik sisteminin yetesiz olduğu eleştirilerine yol açarken havacılık uzmanları uçaklarda kontrolü ele geçirip bir yeri hedef almanın sanılandan dana kolay olduğunu belirtiyorlar.
Uzmanlara göre, üç aylık bir eğitimin ardından pilot lisansı alan birisi uçağın rotasını kolaylıkla değiştirebilecek deneyime sahip olabiliyor.
Havacılık uzmanları aynı zamanda, Dünya Ticaret Merkezi`ne yönelik saldırılarda kullanılan Boeing 757 ve 767 uçaklarının da profesyonel bir seçim olduğunu ifade ediyorlar. Uzun menzilli ve ağır olan bu uçakların çarpışma sırasında büyük bir kinetik enerji yayıp geniş çaplı tahribata yol açabildiğine dikkat çekiliyor.
Uzmanlar bu değerlendirmelere paralel olarak, teröristlerin de büyük bir ihtimalle uçakları kullanabilecek yeterlilikte olduğuna ve uçakları bizzat yönlendirdiğine işaret ediyorlar.