Hikmet Baydar Yazarın Tüm Yazıları

Temel analiz borsa için ne diyor?

1dk okuma

Nehir ER

Haberin Devamı

Bu yıl GSMH bakımından ABD`nin ardından ikinciliği Çin`e kaptıran Japonya (GSMH: 5.474 trilyon dolar), son deprem ve tsunami faciasında binlerce vatandaşını kaybetti ve 100 milyar dolar civarında da maddi kayba uğradı (GSMH’nin yüzde 2 `si kadar).

İkinci dünya savaşı sonrasında hızla büyüyen Japonya`nın bu faciayı da 2-3 yıl içinde atlatması beklenebilir. Ancak yine de halen 127 milyon olan nüfusunun 2050 yılında 101.7 milyona düşmesi beklendiğinden (BM raporu) giderek bölgedeki ekonomik gücünün azalabileceği ve Çin ile diğer gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümeleriyle geçmişteki gücünün yavaş ta olsa gerileyeceği tahmin edilmektedir.

Citigroup`un son şubat raporunda ise ABD`nin de 2050 yılında 3.büyük ekonomi olabileceği, Çin’in ise 2020 civarında dünyanın birinci ekonomik gücü olabileceği öngörülmekte. Allianz 2011 Ocak ayı demografik eğilimler raporuna göre ise, artan yaşam süresi, ödenen emekli maaşlarının azalması vb. nedenlerle ABD`yi de 2020`de (9 yıl sonra) tsunami beklemekte. Bu dalganın 2025 civarında Almanya, Fransa ve İngiltere`yi de içine alması hesaplanmakta.

Türkiye bu durumda en iyi ülke olmakta. Genç nüfusumuzun penetrasyonu nedeniyle bu süreç bizde en erken 2045 yani 34 yıl sonra ihtimal içinde olup ki, önümüzde değerlendirilecek uzun bir süre olduğundan özellikle SGS sistemimizin yanı sıra özel emeklilik sistemlerinin de artık özendirilmesi önem taşımaktadır.

Türkiye`ye gelince; büyüme odaklı politikalar sürdükçe diğer GOP`dan ayrıştığımız ölçüde çok daha iyi yerlere geleceğimiz açıktır. Daha şimdiden çok sayıda yabancı kuruluş mevcut global krizde Türkiye`yi güçlenmiş görmekte ve bölgesinde lider ülke vasfını analiz etmekte, Arap hengameleri de sonlandıktan itibaren hinterlandımızda önemli sosyal ve ticari başarılar sağlayacağımız öngörülmektedir. Elbette çözümlenecek çok sayıda sorunlar bulunmakta ise de akılcı çözümler bulunduğu ölçüde 2050`lerin Avrupa`nın lider ülkesi olma hedefimizden sapma olmayacaktır kanısındayım.

(ULI)Urbanland Institute ile (PWC) Price Waterhouse Coopers`ın 2011 gayrimenkulde gelişen trendler raporunda bu yılın flaş kenti İstanbul olmuştur. Bunun nedenleri arasında stok çeşitliliği, yerel yatırımcı tercihleri, uluslararası yatırımcıların İstanbul`a pozitif yaklaşımı vb. önde gelmektedir. Raporda İstanbul`un en iyi kazanç sunan yatırımları arasında depo, fabrika, lojistik, ofis, konut ve otel konseptleri şeklinde sıralanmaktadır. Bu da göstermekte ki dış yatırımcılar İstanbul`u, iş, finans ve konut merkezi olarak görmekte ve yatırımları arttırmaktadır. Irak, İran ve diğer Arap Ülkelerindeki karmaşaların süreç içinde azalmasıyla Türkiye`nin önemli kalıcı yatırımlar çekmesiyle birlikte önemli gelişmeler yaşayabiliriz.

İMKB VE PİYASALAR

Arap Ülkelerindeki son karışıklıkların hafiflemesi beklenirken aniden Japonya`daki doğal felaket dünya piyasalarını dalgalandırmaktadır. Ancak eğer Japonya’nın bu felaketteki kaybının GSMH’nin sadece yüzde 2`si gibi bir etki yaratabileceği ve sigorta sistemleri de düşünülürse, yıkım sonrası yeniden yapılanmanın gelecek 2-3 yılda yerini toparlanmaya bırakabileceği de hesaplanarak aslında çok fazla piyasa panikleri yapılmaması da gerekli olabilir. Bu hafta ve sonrasında gelişmeler izlenmelidir bu konuda.

İMKB’de ise halen banka ağırlıklı endeksler nedeniyle fiyatlamalar dalgalı görünümdedir. Oysa bankaların endeksler üzerindeki ağırlığının çoktan yeniden ayarlanması ve özellikle reel sektör hisselerinin ön planda olması gerekiyordu bence ama daha geç kalınmadı kanısındayım. Bankaların 2010 bilançoları karlı geldiyse de 4. çeyrek karlarının beklentiler altı kalması (munzam artışı, hedging, türev işlem zararları) 2011`de de sorun teşkil edebilir.

Bankalardaki mevduatın kısa vadeli oluşu ise düşük faiz ortamında (enflasyona göre reel getiri düşüklüğü de düşünülürse) önemlidir. 2001’den, 2011’e dek lira cinsi (borsa, tahvil, mevduat, emlak yatırımı vb.) varlıklarda çok iyi paralar kazanılmasına rağmen, tasarruflarını DTH`larda tutanlar (2001=1 Dolar:1.60 TL, 2011= 1 Dolar:1.58 TL) korkunç derecede para kaybetmişlerse de bu yıldan itibaren eğer bu tür verimsiz yatırımların TL varlık yatırımlarına dönüşmesi durumunda İMKB, emlak ve iş piyasalarında beklenmeyen canlılıklar yaşanabilir de.

İMKB`de yeni bir ralli için önce Arap ve sonra da Japonya etkisinin atlatılması ve 12 Haziran seçimlerinin sonuçlanması yanı sıra, beklenen Türkiye notlarının yükseltilmesi önem taşıyacaktır. Bu arada petrol varilinin 100 dolar altına inmesi, ABD 10 yıllıklarının yüzde 4 civarlarında işlem yapılması, Dow`un 13 bini aşması, Euro/Dolar paritesinin 1.35-1.40 bandında oluşması ve BDİ endeksinin de nisan itibarıyla tekrar hareketlenmesi takip edilmelidir bence.

Her zaman belirttiğim gibi borsada, önceden değerlenmemiş, ancak önünde önemli projeler bulunan, ciro ve karlılığı artabilecek dolayısıyla defter değeri artabilecek, temettü verebilen kendi alanında önemli piyasa hakimiyeti olan ve son bir yıldaki veya en düşük değerdeki endeksteki fiyatlamalarda olan şirket hisseleri düşüşlerde kademeli alınıp uzun vadeli elde tutularak iyi kazanç sağlanmıştır geçmişte ve bu her dönem aynı olmaktadır. Yani hisse iyi seçilip düşük fiyatlarda ise yatırım yararlı olmaktadır bence.

Ayrıca dış ve iç haber akışlarındaki dalgalanmalarda sabırlı olunmalı, hissenin olası gelecek hedef değeri iyi saptanmalı ve uzun süreli düşünülmelidir. Hedef değeri her analist kendi bilgi ve tecrübesince görebilir, ancak bir şirketin diğerlerinden ayrışabilecek ciro, kar, yeni proje beklentileri doğru ve herkesten önce önceden görülebilir ve fiyatlar da düşükken saptanıp portföy yapılırsa, endekslerin hareketi dışında uzun vadede iyi para kazanılır. Nitekim bazı hisselerin endekslerin çok üzerinde prim yapması da bunun iyi kanıtıdır.

Teknik analizler daima geçmiş fiyat hareketlerine bakarak ileriyi görmeye çalışırsa da, her analist aynı verilerle aynı sonuca varacağından kimse para kazanamaz. Önemli olan analizlerde görülmeyenleri görebilmektir ki bu da temel analizle olur. Temel analiz, diğer sistematik olan ve olmayan risk unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde sonuca götürebilir yatırımcıyı veya analisti. Eğer bir de şirket özelinde olası beklenmeyen bir yeni proje veya ciro, kar arttırıcı gelişmeler de saptanmışsa, işte Temel analiz burada daha sağlam al verir bu durumu teknik analistler göremeyeceğinden Temel analiz yöntemleri yatırımcılarca iyi bilinmelidir.

Beklentili hisselerde keriz silkelemelerine dikkat edilmelidir. İç ve dış piyasa dalgalanmalarında (gelecek beklentili hisselerde toplanma amaçlı) satış gelirse, bu tür hisseler fiyatı düşüyor diye kaptırılmamalıdır yatırımcılarca. Nitekim son çeyrekte yüksek prim yapmış bazı hisselerin en düşük değerlerdeyken nasıl dalgalandırılıp baskı ile toplanıp sonra nasıl hızla yükseltildiği buna bir örnektir de.

WSJ son sayısında stratejist ve fon yöneticilerinin Türkiye, Tayland ve Çek Cumhuriyeti’ni sağlam büyüme ve ılımlı enflasyon temelinde en iyi yatırım yerleri olduğunu yazdı. Bu cümleden PİMCO yöneticisi B.Gros`un ABD tahvillerinden çıkıp, GOP`nın ülke ve şirket tahvillerine (yıllık 5-6 faiz veren) yatırım yapmaya başladığını açıklaması da çok anlam taşımaktadır.

Unutmayalım ki çıkan vergi affı ve haziran sonrası çıkması beklenen 2B yasası ile beklenen 70 milyar liralık ek bütçe kaynağı, sürmekte olan Arap ve Japonya gündemi dışında Türkiye ekonomisini 2.çeyrek sonrasında yatırımlar için daha cazip hale getirecektir. Bugünlerde nakitte kalan, fırsat bekleyen tasarruflar için (özellikle borsa dalgalanmaları) uzun vadeli yatırımlar için fiyat düşüşlerinde okazyon yaratmaktadır.

W.Rostow`un (Mobius`un hocası) Take Off yani üretim artışının (büyümeler) borsalarda da yükselişe neden olması şeklinde özetlenen teorisine göre, global krizin hafiflemesi, ABD, AB ve Asya ülkeleri özelinde 2011 3.ve 4. çeyreklerinde görülebilecek olası büyümelerle birlikte dünya borsalarında artışlar yaşanabilir (Arap Ülkelerinde karışıklıkların sonlanması şartıyla).

Özetle, Arap Ülkelerindeki karışıklıkların bitmesi, Japonya’daki son büyük deprem ve tsunami kayıplarının telafisi sağlandıkça, ABD ve AB ülkelerindeki finansal ve reel sektör sorunlarının yıl içinde azalmasıyla birlikte (daha başkaca dış, iç olaylar olmayacaksa) 2007`den beri piyasalardaki iniş çıkışların azalmasıyla daha iyi bir yıl yaşanabilir (özellikle 2.çeyrek sonrası) yatırımcılar açısından tahminen.

Nehir ER
Mali Analist