Bilindiği gibi TCMB Para Politikası Kurulu 15/03/2007 tarihinde toplandı ve kısa vadeli faiz oranlarının sabit tutulmasına karar verdi.
Gecelik borçlanma faizi 17.50 iken borç verme faizini 22.50 (piyasa yapıcısı bankalara biraz daha insaflı davranarak 21.50) olarak belirlediğini açıkladı. Peki bu ne demek?
Kısaca açıklamaya çalışalım.Eğer piyasa YTL`ye sıkışırsa sizi bu oranlarla fonlarım demek. Carry-trade`in sorgulandığı şu dönemde eğer fonlayarak bono alırsanız ve fonlamanızı mevduatla değilde benden sağlayarak yaparsanız bu oranlara razı olmak zorunda kalırsınız demek.
Peki ters rüzgarlar eserse, yani yabancılar bono pozisyonunu azaltmak isterse faiz makasında bu açıklık kısa vadeli bonolara ne gibi bir etki yapar? İşte önemli nokta burası.
Çünkü bu bonoların riskinin az olduğu varsayımıyla fonlarca rağbet görmesi ve pozisyonlarda taşınması. Nakit sıkışıklığı ile pozisyon kapamaların örtüşmesi durumunda likiditesini bir süre kaybetmesine ve yaklaşık 5 puanlık bir faiz zıplamasına neden olabilecek bir hareketi yaşamasına neden olabilir. 22.50 fonlama faizinin birleşik oranı 25.22’lere denk geliyor.
Bu durumda TCMB bize borç verme faiz oranını açıklarken YTL ile fonlayarak bono alma olayını iyi düşünün sinyalini de vermiyor mu? Peki son zamanlarda BDDK sitesinde yayınlanan verilere göre bankaların fonladığı menkul kıymetlerdeki artış bu mesaja ters değil mi? BDDK’nın 14/03/07 tarihli Günlük Bankacılık Raporunda repo işlemlerine konu menkul kıymetlerde aylık bazda yüzde 11.1 artış repo ile fonlanan bonolarda artış olduğunu net bir şekilde gösteriyor..toplam mevduattaki azalış ta bunun nedenini ve çıkışın nerden fonlandığını açık bir şekilde bize gösteriyor.
Bu durumda fonlamalı taşınan pozisyonların riskinin çok iyi hesaplanması gerektiği ortadadır. Yerli yatırım fonlarının pozisyonlarının yüzde 67 sinin repoda olduğu düşünülürse yerli fonların riski ne kadar yüksek gördüklerini anlamak zor olmayacaktır.