Güncelleme Tarihi:
Orta Doğu'daki gerilimin tırmanırken ABD doları uluslararası piyasalarda güç kazanınca, kritik zamanların yatırım aracı olan altın bundan dolayı düşüşe geçti. Başka bir deyişle dolara olan talep nedeniyle altına talep zayıfladı. Ons altın güne 2663 dolardan başladı. Gün içinde en düşük 2644 dolar, en yüksek de 2663 dolar seviyesi görüldü. Şu sıralar 2649 dolardan işlem görüyor. Tarihi zirvesi ise 2685 dolardı. Peki, altın fiyatları yükselişe geçer mi? Piyasaların durumunu Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk sizler için değerlendirdi...
Altın Eylül ayında bir yükseliş yaşadı. Yılın geri kalanında da bir miktar düzeltmelerle tekrar yükselişini sürdürecektir diye düşünüyorum. Özellikle bunda Amerikan Merkez Bankası başta olmak üzere, diğer merkez bankalarının da faiz indirimleri, altın üzerindeki faiz baskısını kaldıracağından altının önü biraz daha açık gibi görünüyor.
Diğer yandan da dünyada hizmet enflasyonu hala düşmüş değil. Ama esas önemli olan jeopolitik gerginlikler. Bölgemizdeki zaman zaman artan gerginlikler bu günlerde olduğu gibi altın fiyatları üzerinde de yansımaları oluyor.
Altının ons'u 2 bin 655 dolar seviyesinde seyrediyor. Dolayısıyla gerginliklerde sakinleşme olursa, muhtemelen Cuma günü ABD'den açıklanacak "Tarım Dışı İstihdam ve işsizlik" verisinde de bir iyimserlik söz konusu olursa, yani işsizlik oranında bir geri çekilme ya da yatay bir gelişme olursa altın bir miktar düzeltmeyle 2 bin 625- 2 bin 600 dolar ons seviyelerini görebilir. Ama sene sonu beklentisi itibariyle kademeli olarak 2 bin 750 dolara kadar da ons'unun yükseleceğini bekliyorum.
Altın fiyatlarının yükselişinden özellikle vatandaşın iki seneden beri elinde bulundurduğu Türk Lirası veya dövizi altına yatırdığını biliyoruz. Dolayısıyla altın fiyatlarının yükselişi, özellikle yatırımcıyı olumlu etkiliyor. Hem enflasyona karşı koruyor hem de jeopolitik gerginliklerin getirdiği tedirginliklere karşı biraz daha korunaklı bir yatırım aracı olarak görülüyor. Bundan böyle de yine vatandaş, enflasyona da bakarak, yarın açıklanacak enflasyon verisinin, eylül ayı itibariyle dün açıklanan İstanbul Ticaret Odası Perakende Satışlar Endeksinin yüksek gelmesi nedeniyle artış olması bekleniyor. Bu da vatandaşı altın almaya tekrar sevk ediyor. Ama tabii özellikle Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırması çerçevesinde ve eylül ayında okulların açılması, kayıt ücretleri, okul masrafları derken çok fazla tasarruf yapıldığı kanaatinde değilim. Yine de tasarrufu olanlar altın almaya devam edecektir diye düşünüyorum.
Altını genellikle yatırımcı paranın değerini korumak için alıyor. Ama finansal okur yazarlığı yüksek olan yatırımcıların ekran üzerinden kaydi olarak altın alım-satım yaptıklarını biliyoruz. Burada da trendi takip etmek gerekir. Teknik analizleri takip etmek gerekir.
Altın için; çok hızlı yükselişlerde bir miktar satış yapmak, çok sert düşüşlerde de alış yapmak orta ve uzun vadeli zamanlama açısından doğru bir eylem olur. Ama fiziki olarak bunu yapabilmek için piyasanın içinde olmak ve çok sıkı takip etmek gerekir. Çünkü her an fiyat hızlı bir şekilde değişebiliyor. O bakımdan fiziki olarak altın alanlar, orta ve uzun vadeli paranın değerini korumak ve politik gerginliklere karşı tedirginliğini azaltmak için tercih ediyor.
Sene başından beri 2024 yılının altın yılı olacağını belirtmiştik. Nitekim de yılbaşından beri altın fiyatı zaman zaman sakin olsa bile yükselişini sürdürdü. bunun gerekçesi de sene başından beri Amerikan Merkez Bankası'nın özellikle faiz indirimlerini yapacağı, hatta sene başında hatırlanacağı gibi 'bu yıl altı defa faiz indirimi yapılabilir, sonrasında bu iskonto edildi ve üç defa yapılabilir , daha sonra bir kere de yapılabilir' şeklinde her toplantıdan sonra bu şekilde görüşler ve beklentiler oluşmaya başladı.
Amerika FED Başkanı da özellikle sözlü yönlendirmelerle faiz indiriminin ne zaman yapılacağı konusunda net bir ifade kullanmadı. Hatta belki de artırabiliriz şeklinde ifadeleri vardı. Ancak Ağustos ayındaki ekonomik veriler özellikle de enflasyondaki gerileme artık faiz indirimlerinin yapılabileceği bir ortam oluşturdu. Nitekim 18 Eylül'de 50 baz puanlık bir faiz indirimi gerçekleştirildi. Esasında piyasa 25 baz puanlık bir faiz indirimin, fiyatlamıştı. Ama altın bu indirimden bir miktar destek buldu. 2 bin 620 dolar ons seviyesine kadar yükseldi. Daha sonra jeopolitik gerginlikler de buna eklenince geçtiğimiz günlerde 2 bin 670 dolara kadar da yükseldiğini görüyoruz.
Şuanda da yine İran'la İsrail arasında bir miktar yaşanan gerginliğin artmasıyla birlikte, altının 2 bin 655 dolar ons seviyesinde işlem gördüğünü görüyoruz.
Döviz zaten Merkez Bankası'nın uyguladığı kontrollü dalgalı kur nedeniyle vatandaştan çok fazla tasvip görmüyor. Hatta, kur korumalı mevzuatta doları olanlar satıp, Türk Lirası mevduatına geçiyorlar. Orada da faizler yıllık bazda yüzde 45 ile yüzde 54 arasında değişiyor. Ama bunun yanında altın fiyatı daha yükselecek diye dövizini bozdurup da altın alanlar da var. Dolayısıyla altın fiyatını pozitif yönde değil, bilakis talep yönünde negatif yönde etkilemiş oluyor.
Dövizi güvenli liman olarak değerlendirmek çok zor. Merkez Bankamızın rezervleri çok düşüktü. Ama şimdi yeni uyguladıkları politikayla, kur korumalı mevzuattan dövizini bozduranlara yüksek faiz vermek suretiyle Merkez Bankası eksik olan rezervlerini bu şekilde tamamlama eğilimine girdi. Dolayısıyla ben dövizin veya doların güvenli bir liman olduğu kanaatinde değilim. Bundan böyle faizlerin inmesiyle beraber döviz fiyatlarında aşağı yönde, daha doğrusu Dolar- Euro endeksinde aşağı yönlü seyir olacağı kanaatindeyim. Çünkü faizler düşük olacağı için parada bir bollaşma olacak. Daha ziyade üretime ve ticarete doğru yönelmesi beklentisi söz konusu olabilir.
Diğer taraftan Amerika özellikle bir taraftan otomobil sanayii, bir taraftan telekomünikasyon sanayiinde de zayıflama gösterdiği için sadece ağır sanayi ve silah sanayiiyle ekonomisini döndürdüğü için dolar açısından biraz güvenini kaybetmiş durumda. Hatta uluslararası para niteliğinde alternatif arayışları söz konusu. BRICS ülkelerinin bu nedenle kendi para birimini oluşturma gayretleri var. O bakımdan dövizi veya doları güvenli bir yatırım aracı olarak görmek şuanda pek mümkün değil.