Enflasyon sıfırlaması 2003 sonrası
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı MasumTürker, enflasyon sıfırlaması uygulamasına 2003 yılından sonra geçilebileceğini söyledi
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker, enflasyon sıfırlaması uygulamasına 2003 yılından sonra geçilebileceğini söyledi.Türker, enflasyon sıfırlaması uygulamasının başlatılabilmesi için enflasyonun düşük seyretmesi gerektiğini belirterek, enflasyonun yüzde 100 olduğu bir dönemde uygulanması halinde maliyetin yüksek olacağını ve bundan emek kesiminin zarar göreceğini kaydetti.
Türker, ``Enflasyonun sıfırlanması halinde, dolar gelip başımıza dikilmez`` dedi. Türker, Avrupa Birliği`ne (AB) girmek için borçların GSMH`ye oranının yüzde 60`a inmesi, enflasyonun yüzde 5 olması gerektiğini söyledi.
Konuşmasında Galile`nin yargılanması sürecinden örnekler veren Bakan Türker, düzenli toplumların kahramana ihtiyacı olmadığını, Türk toplumunun da düzenli olduğunu belirterek, ``Kahramana ihtiyacı olmaması için Mardin`den başlayarak beni okuttu. İş hayatında yetiştirdi ve şimdi sizin önünüzden geçiyorum ve size sizi ispat ediyorum. Kurduğumuz düzenin kahramana ihtiyacı yok. Şimdi herhangi yetişmiş bir arkadaşımız bunu yapabilir`` diye konuştu.
BÜTÇEDE ESNAF VE SANATKARA 50 TRİLYON PARA AYRILDI
Devlet Bakanı Masum Türker, bütçede esnaf ve sanatkara 50 trilyon para ayrıldığını, ancak şu anda 15 trilyonunun harcandığını ifade ederken, "Milli iradenin, Meclis`in kabul ettiği parayı harcatmamışız" dedi.
Bakan Türker, ASO Meclis Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, enflasyon sıfırlamasının dünyada ilk defa 1960`lı yılında uygulandığını ve dünya ekonomisinin yüzde 5 oranında büyüme gösterdiğini söyledi.
Türker, Türkiye`nin de bu konuda "genel değerlendirme" adıyla Vergi Usul Kanunu`na eklendiğini ve 1983 yılında yeniden değerlendirmeile değiştirildiğini anlattı. "Türkiye`de bardağın yarısı doludur dönemine girmek zorundayız" diyen Türker, kendisinin hep bardağın yarısının dolu olduğunu söylediğini kaydetti. İşçi ve Bağ-Kur emeklileri ilgili yapılan zammın, hangi hükümet gelirse gelsin ödenmek zorunda olduğunu belirten Türker, bunun bir popülizm olmadığını söyledi.
Popülizmin Türkçe anlamının "halkçılık"olduğunu kaydeden Türker, kendisinin de bakan değil, nezaret adamı olduğunu belirtti. Doğrudan Gelir Desteği uygulamasına da değinen Türker, IMF`ye verilen niyet mektubunda, "tarıma yapılacak bütün ödemelere dokunulmayacak" şeklinde bir hüküm bulunduğunu, yapılan ödemelerle çiftçinin esnafa borcunu ödeyeceğini, esnafın toptancıdan, toptancınınise sanayiciden mal alacağını ve ekonominin canlanacağını söyledi. Türker, "Devletin ekonomide küçülmesi böyle olur. Ekonomi büyüyünce devlet de ekonomide küçük kalır. Gerçek özelleştirme de budur" dedi.
"HALKÇILIK SUÇSA BEN YAPIYORUM"
Masum Türker, popülizmin halkçılık olduğunu bir kez daha belirtirken, "halkçılık suçsa ben yapıyorum ve yapmaya devam edececeğim" dedi.
57. hükümetin kaynağı olmadan verme olanağını kestiğini kaydeden Türker, bütçede esnaf ve sanatkara 50 trilyon para ayrıldığını söyledi. Bu paranın şu anda 15 trilyon lirasının harcandığını ve yıl sonunda bu rakamın belki 17-18 trilyon liraya çıkacağını ifade eden Türker, "Böyle yönetim olmaz, ben 2.5 aydır böyle bir yönetime komutanlık yapıyorum diye utanç içindeyim. Milli iradenin, Meclis`in kabul ettiği parayı harcatmamışız" dedi.
Ekonominin yüzde 95`ini oluşturan kobi`lerin kredilerin yüzde 1`ini, geri kalan yüzde 5`lik kesimin ise yüzde 99 oranında kredi kullandıklarını kaydeden Türker, "O zaman devletin, artık kaynak dağıtımını teslim ettiği bankacılık sisteminde sürekli hortumlama, yolsuzluklarla karşılaşması doğaldır" dedi. "Bu şişman bedende herbiriniz yatıyorsunuz" diyen Türker, kendisinin kripto tutturduğunu, Afganistan`da müteahhitlik işleri sağladığını anlattı. Bu arada atandığı gün doların 2 milyona çıkmasının beklendiğini, ancak çıkmadığını hatırlatan Türker, bunun nedeninin görüşmenin saat 4`de yapılması olduğunu söyledi. Türker, "Böylece ne dolar oynadı, ne faizler yükseldi. Derviş kötü bir adam mı? Yoo teşekkür ediyorum, bu ülke için ekonomi yönetiminin yapması gerekeni yaptı. Ama iş siyasete gelince halkın temsili açısından o iş de benim işim" diye konuştu.
AB VE TÜRKİYE
Türker, AB`nin Türkiye için yanlız gidip üye olunacak bir yer olmadığını anlatırken, şöyle devam etti: "AB standartlarını bu ülkeye getirirsek o takdirde AB`ni biz sağlamış oluruz. Önemli bir tüketici kitlesiyiz, ithalatımızın, ticaretini en çok kiminle yapıyoruz. Biz AB`den yanayız ama AB`ne girerken küreselleşme sürecinde yerimizi alırken, bağımsızlığımızı güçlendireceğiz. Emeğimizi, işvereni, şirketi de koruyacağız, enerji maliyetlerini düşüreceğiz."
Kendisinin ekonomi bakanı olarak finans piyasalarına en çok önem veren bir bakan olduğunu, aynı eşitlikte reel sektöre, tarıma ve sosyal politikalara da önem verdiğini ifade eden Türker, devamla şöylededi: "Ben hesabımı yalılarda değil, burada size veririm. Başka sivil örgütlere veririm. Yanlız 3-4 kişinin toplandığı yalılarda (ben iktidara geldiğimde böyle yapacağım, bana iyi bakın) demem. Bu ülkeninyönetimine talip olanlar, halkla paylaşmadığını yalıda, kapı aralığında kaç kişiyle paylaşıyorsa, Türkiye`nin geleceğini işte onlarkarartıyor." IMF`cilerin ilk defa karşılarında uzman bakan gördüklerini anlatanTürker, "Ben gidip yufka açmadım. Ben eşimi yanıma alıp milletin gözüne girmek için yufka açmam, yüreğimi açarım, başka bir şey açmam. Millet kanmamalı" dedi.
ENFLASYON MUHASEBESİ
Enflasyon muhasebesi konusuna da değinen Türker, enflasyon muhasebesi bir ülkede tesis edildiği an dolarizasyonu teşvik ettiğini ve enflasyonu kalıcı kıldığını öne sürdü. Bakan Türker, geçmişteki uygulama ve konuşmalarından örnekler verirken de, bir konuşmasında Türkiye`de tehlikeli bir gelişme olduğunu ve Türkiye`de enflasyonu devletin körüklediğini, böylece enflasyon vergisi alacağını 1990 yılında söylediğini kaydederken, "Buülkede enflasyonun devlet tarafından şişirilir, enflasyon vergisi almak için. Borç al vergi alma politikası güdüldüğünde, KDV geldiğinde" diye konuştu. Türker, enflasyon sıfırlamasının ise bir kereye mahsus bütün bilançoları sıfırladığını ve bugünkü değerlere getirdiğini bildirdi.
TÜRKER YASTIK ALTINI HAREKETE GEÇİRECEK
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker, Türkiye`de inançları nedeniyle parasını faize yatırmayan ama sanayiye dönüştürmek isteyip de dönüştüremeyen geniş bir kitlenin bulunduğunu bildirdi.
Bakan Türker, Türkiye`nin kurtuluşunun, tarıma dayalı sanayi olduğunu da söyledi.
Türker, ASO`nun Ekim Ayı Meclis Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, bugüne kadar üzerinde çalıştığı 10 tane proje olduğunu belirterek, bu projeler konusunda bilgi verdi.
``SESSİZ ORTAKLIK`` PROJESİ
Bu projelerden birinin ``sessiz ortaklık`` olduğunu ifade eden Bakan Türker, 3 Kasım`dan sonra görevine devam etmesi halinde bu projeyi uygulatacağını bildirdi. Bakan Türker, ``Sessiz ortaklık, Türkiye`de ciddi bir yastık altı finansmanını harekete geçirecek, saklanan parayı devreye sokacak bir yöntemdir`` dedi.
Bankacılık konusunda da risk yönetiminin devreye girdiğini anlatan Bakan Türker, ``Türkiye`nin bankacılık sistemini genişletip milli bankaları destekleyen bir sistemi devreye sokmazsak, kredi alacak, bankacılık işlemi yapacak banka bulamazsınız`` diye konuştu.
Türker, bankacılık konusunda Basel kuralları devreye girdiğinde, sistemin genişmesi için 15 milyar dolar kaynağın bulunması gerektiğini kaydetti.
Yaratıcılığın desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Türker, Ostim Derneği Başkanı olan Mehmet Akyürek`i örnek görerek, ``Mehmet Akyürek`te Ostim`de patron ama patron başlamadı, hayatına işçi olarak başladı. O da yaratıcılığını kullandı. Türkiye`de Mehmet Akyürek`i, Amerika`nın Ford`u gibi yapmalıyız`` dedi.
``BEN KRİZ YÖNETİCİSİYİM``
Üzerinde çalıştığı konulardan birinin ``kriz yönetimi`` olduğunu belirten Masum Türker, şunları söyledi:
``Ben kriz yöneticisiyim, o nedenle şirketlerde kriz yönetimi üzerinde çalıştım. Finansal planlama konusunda çok uzmanım. Yani en az faiz ödeyerek nasıl yönetilir konusunun organizasyonunda bulundum.``
TARIMA DAYALI SANAYİ
Projelerden bir diğerinin ise ``tarıma dayalı sanayi`` olduğunu anlatan Bakan Türker, patates işlemiyle uğraştığı sırada tadımlık aldığını ve bu süreçte 7 kilo aldığını ifade etti.
Türker, ilk şişmanlamaya başlamasının bu proje dönemine denk geldiğini vurgularken, ``Ondan önce çok incecik nayif bir adamdım`` dedi.
Tarıma dayalı sanayinin Türkiye`nin kurtuluşu olduğunu anlatanTürker, şunları söyledi: ``Tarımın milli gelirin içindeki payı yüzde 15 ise uzun vadeli bir ekonomi bakanı olsaydım, utancımdan başımı öne eğerdim. Tarıma dayalı sanayimizi geliştirmek zorundayız ama ne yapıyoruz biliyor musunuz, herkes sıkıp ahkam kesiyor.
Ben bir tane konu vereyim gazeteci arkadaşlarıma. AB ile yapılan anlaşmada sözde sanayicileri korumak adına pamuk sanayi ürünü olarak alınmış.
Bugün bu ülkede pamuk üretimi sekteye uğramaktadır, yeterince destelenememektedir. AB ile yapılan gümrük Birliği Anlaşması yüzünden... Alacaklar bizi siyasetten Türkiye`de bu AB`ye girişini bir iki siyasetçiye bağlamak için bir kaosa soktular. Gümrük Birliği şartını yerine getirmişiz, bu aleyhimize tamamlanmış.
1995 yılını hatırlayın siyasi malzeme yapanlar iktidara taliptir. Bizim gazetelerimize göre de ülkeyi şimdiden yönetmeye başladılar. Bakanlıkları bile belli oldu. O zaman yaptıkları o seçim telaşıyla pazarlık yapılmaması sonucu, pamuk sektörü ölüme mahkum edilmiştir. Bunu düzeltmek gelecekte bizim görevimizdir.``
DİĞER PROJELER
``Servet beyannamesi`` konusunda da ciddi araştırma yaptığını anlatan Masum Türker, mali madın ``öcü`` gibi gösterildiğini belirtirken, ASO üyelerine de seslenerek bunu uzmanlarına incelettirmelerini istedi.
Bakan Türker, enflasyonun sıfırlanması, katmadeğer tablosu ve kar payı tahvililinin de üzerinde durduğu projeler arasında olduğunu, katma değer tablosuna bakarak bir şirketin gelecekte batıp batmayacağının ya da büyüyüp büyümeyeceğinin görülebileceğini söyledi.
Masum Türker, bu konuda geçmişte bir şirket üzerinde yaptığı çalışmanın doğrulandığını da söyledi.
Kar payı tahvili konusunda da bilgi veren Türker, bu işi Kalkınma Bankası`nın geçmişte yaptığını, ancak bu uygulamadan vazgeçildiğini bildirdi.