Devlet malı neden satılır?
Soruyu açalım: Kamunun orta vadede para edecek, yöntem <ımg hspace="10" src="http://i.bigpara.com/i/55big/erdemir2.jpg" align="right" vspace="5">bulunduğunda daha büyük getiri sağlayacak malları, neden başka yöntemler aranmadan, hızla paraya dönüştürülmek istenir? Örnek Tüpraş veya Ereğli gibi şirketler neden satılır?
ımg>
YİĞİT BULUT / REFERANS GAZETESİ
Değerli dostlar, sorunun rant transferi ile ilgili kısmen cevabı olmakla birlikte bugün ele almak istediğim bölüm; var olan seçmen faydasının maksimize edilmesi kavramı ile ilgili. Daha açıkçası siyasi rantı en çoklayacak bir sistemin beslenmesi için kamu kaynaklarının feda edilmesi. Nasıl “yabancı gelmedi” değil mi?
Bu noktada konuyu açmak açısından ders kitaplarına girmiş bir bölümü alıntı halinde sizlerle paylaşmak istiyorum: “...Kamu ekonomisinde,karar alma sürecinde seçmenler kendilerine en fazla ekonomik
hizmet sunacak olan siyasal parti için oylamada bulunurken siyasal partiler de kendilerine en fazla oyu kazandıracak ve yeniden seçilmeyi garanti edecek ekonomik programı uygulamaya özen gösterirler. Yani, politik karar alma sürecinde seçmenler kamusal mallardan sağlanacak faydayı, politikacılar da politik kârlarını maksimum düzeye çıkarmaya gayret ederler. Politik sahnede rol alan bürokratlar ise `bütçe maksimizasyonu`nu sağlayarak büronun hacmini genişletmek ve bu suretle maaş ve diğer yan gelirlerini sağlayan tekelci konumlarını muhafaza etmeye çalışırlar…”
Dışarıdan kaynak aktarımı zorunlu
Buraya kadar ortaya çıkan giriş bölümünden anlaşılacağı gibi; konuyu rant transferi veya ucuz satıldı, bu kadar eder gibi bakış açılarından farklı şekilde ele aldık. Görüş açımızın odağı var olan sisteme neşter vurup kötü icraat yapan olmak yerine kamunun malları ile ateşi beslemek...
Peki ateş ne? Ateş çok açık, haftada 1 milyar dolar yutan faiz çarkı ve bu çarka basılan sıcak para sonucu, sonuçlarla yetinen sebepleri sorgulamayan topluluklar. Peki bu şekilde kurulmuş ve iki tarafın da çıkarını maksimize ettiği bir rant mekanizmasının temel iktisadi kurallara göre işlemesi mümkün mü? İşler, fakat aynen Türkiye`deki gibi tarafların maksimizasyon yapmaya çalıştığı bir ortamda dışarıdan kaynak aktarımı zorunludur ve ortaya bugünkü gibi ciddi kamu borcu olan bir ülke tablosu çıkar.
Bu sistem ne zaman işlemez olur veya çark kırılır? Siyaset mekanizmasının elinden potansiyel kamu imkânları, sosyal devlet ilkesi korunarak alınırsa orta vadede bu çark kırılır.
Sonuç 1: Özelleştirme gerçekçi olursa, hem yukarıdaki çarkı kırabilir hem de ekonomik anlamda daha sağlıklı belki bir kısmı halka açık kamu şirketleri yaratabilir.
Bu noktada ikinci bir soru sormak istiyorum: Peki özelleştirme ne demek?
Çeşitli tanımlar var:
* Devletin varlıklarının ve hizmetlerinin özel sektöre devredilmesi.
* Devletin zarar ettiği alanlardaki tekelci konumunu bitirerek rekabete açması.
* Devletin yapmak zorunda olduğu hizmetleri ve sahip olduğu tekelleri dengeli bir şekilde devrederek gelecekteki kârı bugünden tahsil etmesi veya potansiyel zararları durdurması.
Sonuç 2: Tanımlar daha da uzatılabilir. Bizim için önemli olan hangi tamından çok, Türkiye`nin uyguladığı modelde arkasında hangi felsefe olduğu. Yaptığımız özelleştirmelerde “felsefe olduğunu” sanırım kimse iddia edemez.
Son söz: Özelleştirmeye karşı değilim ama olması gerektiği gibi olduğu durumda. Türkiye’de satılan birçok kamu değerinin “çok daha iyi değerlendirilebileceğini” düşünüyorum.
Not: Parametre programını soran özellikle “neden” diyen birçok mesaj geliyor. Program yeni yayın dönemine 1 Ekim Pazartesi sabahı başlıyor.