CEO`ların krizde payları var

Güncelleme Tarihi:

CEO`ların krizde payları var
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2009 09:30

Krizde iflas eden ya da hükümetlerin kurtardığı dünya devlerinin ardından bu şirketlerin CEO`ları da çok eleştirildi. Yönetim gurusu Prof. Jeffrey Pfeffer`a göre krizden sadece sistem değil CEO`lar da sorumlu. 

N. Aslı TEKİNAY / REFERANS GAZETESİ
 
ABD`de doğan krizin küreselleşmesinin ardından pek çok tartışma gerçekleştirildi, kapitalizm sorgulandı, finans sisteminin işleyişi eleştirildi, şirketler gereğinden fazla harcama yapmakla eleştirildi. Bir tarafta bunlar olurken diğer tarafta da şirketlerin ve finans kuruluşlarının en tepesinde oturan isimler mercek altına yatırıldı. CEO`lar ve yönetim kurulu başkanları aldıkları ücter ve yan haklardan şirket adına yaptıkları seyahatlere ve iş yemeklerine kadar titiz bir şekilde incelendi. Görülen ise bu tepe isimlerin de en az sistem kadar hatalı olduklarıydı. Dolayısıyla krizin sadece kapitalizmin değil kapitalizmin işlemesine rehberlik eden liderlerin de hatalarından kaynaklandığı görüldü.

Dünyanın en önemli yönetim gurularından, Stanford Universitesi öğretim üyesi Prof. Jeffrey Pfeffer, Referans`a krizde dev şirketlerden küçüklere kadar liderlerin hatalarını, iyi liderin nasıl davranması gerektiğini değerledirdi. Pfeffer`a göre krizde yöneticilere verilen tercihli hisseler onları risk almaya zorladı. Başkalarının paralarıyla bu nedenle bu kadar rahat oynayabildiler. Pfeffer ayrıca CEO`ların ego ve kibirlerinin de krizde rol oynadığı görüşünde.
 
`Risk almak kazanç demekti`

Jeffrey Pfeffer`a göre krizde bankaların ya da şirketlerin CEO`ları, kendilerini ve kendileri gibi davrananları ödüllendirdiler. Tercihli şirket hisseleri ve benzer bonuslar risk almayı gerektiriyordu. Eğer hisse değerleri sıfırlanırsa CEO bir şey kaybetmiyor ancak hisse değer kazandığında CEO`nun da kazancı inanılmaz boyuta ulaşıyor diyen Pfeffer bu nedenle yöneticilerin risk aldıklarını vurguladı.

Pfeffer`ın bir başka saptaması ise CEO`ların egoları ve kibirleri ile ilgili. Pfeffer, Kendilerine aşırı güvenen CEO`lar daha riskli stratejiler izleyip işlemlere ve satınalma ve birleşmelere gereğinden fazla para ödediler. Tıpkı Bank of America`nın yaptığı gibi derken bundan sonra CEO`ların ne yapmamaları gerektiği konusunda da ipucu vermiş oldu.

İş dünyasında insan faktörü üzerine çalışmalar gerçekleştiren ve bu konuda çok sayıda kitabı olan Jeffrey Pfeffer, uzun yılların deneyimiyle kriz dönemini değerlendirdiğinde yapılan hatalardan ders alınmadığını belirtiyor. Yıllarca kısa dönemli, bireysel teşvik ve ödüllerin olumsuz sonuçları ile ilgili yazdım ama değişen hiçbir şey olmadı diyen Pfeffer`a göre değerler ve güçlü bir kültür yerine paraya odaklanan şirketlerin başarısız olduğunun altını çizdi. Pfeffer, Bu da krizde ekonomik sistemin kendisinden çok liderlik ve kurumsal kültürde sorun yaşandığı anlamına geliyor dedi. Pfeffer, kurumsal kültür konusunda başarılı bulduğu finans kurumunun, krizin de en sağlamlarından olan Goldman Sachs olduğunu belirtti.
 
`Toyota krizde başarılıydı`

Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın Pfeffer, krizde başarılı liderlik becerileri sergileyen şirketler olduğunu söylemeden de geçmedi. Bunlardan biri, ABD pazarında liderliği General Motors`un elinden alan Toyota. Toyota göreceli olarak iyi gidiyor. Ürün geliştirme ve yenilikçilik becerilerini korudu, köklerine döndü, gereksiz süreçlerden kurtuldu ve çalışanlarına iyi davrandı ifadelerini kullanan Pfeffer, Southwest Airlines`ın da henüz kimseyi işten çıkarmadığını, rekabette pazar payını artıracak hizmet sunduğunu belirtti. Pfeffer, İyi liderler uzun dönemli bakış açısına sahiptir, günlük değişimlere aşırı tepkiler vermez ve işler kötü giderken bile çalışanlarına doğruyu söyleyerek onların içindeki güven duygusunu ateşler dedi.

Kriz döneminde insan kaynakları departmanlarının büyük önem taşıdığını belirten Pfeffer, özellikle krizde ilk başvurulan yöntem olan işten çıkarmaların şirketlerin beklediği oranda bir tasarruf sağlamaktan uzak olduğunu vurguladı. Jeffrey Pfeffer, İşten çıkarmalar şirketin hisse değerlerini bile yükseltmiyor. Çalışanlar arasında şirketten kopma ve korku yaratıyor. Şirket içinde, stratejilerin uygulanması ve yenilikçilik için gereken ağların zarar görmesine neden oluyor. Sonuçta bütün olarak bakıldığında işten çıkarmalar büyük zararlar veriyor. İşten çıkarmaya giden şirketlerin çoğunda sorun daha da büyüyor yorumunu yaptı.
 
`Güç başarıda etken`

Kriz zamanlarında bir lider için gücün tek başına yeterli olmadığına, ama mutlaka etkili olduğuna dikkat çeken Pfeffer`a göre güç öğrenilebilir bir beceri. Pfeffer, güçlü bir liderin beslneme kaynaklarını ise güçle konuşmak ve hareket etmek, bütçe ve bilgi gibi kritik kaynaklar üzerinde kontrol sahibi olmak, enerji, sürdürülebilirlik, farklı gruplarla iletişime geçebilecek sosyal ağlar kurmak, çok çalışmak, stratejik olmak, işlerin nasıl yürütüleceği üzerine kafa patlatmak olarak sıralıyor.

BAŞARILI LİDERİ SÖYLEMEK İÇİN ERKEN

Küresel krizde şirket performansları kadar hükümet ve devlet başkanlarının performansları da gündeme geldi. Pek çok ülkede farklı yöntemlerle krizin etkileri hafifletilmeye çalışıldı ve hâlâ da çalışılıyor. Hükümet ve devlet başkanları da büyük birer şirket gibi görülebilecek ülke ekonomilerini yönetiyor, liderlerin performansları masaya yatırılıyor. Ancak Pfeffer`a göre henüz ülke liderinin krizdeki performanslarını değerlendirmek için çok erken.

2010`da piyasaya çıkacak olan yeni kitabı Power: An Organizational Survival Guide-Güç: Kurumsal Kurtuluş Rehberinde kurumlarda nasıl etki sahibi olunup avantaj yakalanabileceğini ele aldığını belirten Pfeffer, kitapta insanlara başarılı bir kariyer için sadece iyi performansın yeterli, hatta belki de gerekli olmadığını anlatmaya çalışacağını söyledi. Bunun yerine önerdiği şey ise başarılı bir kariyer için etki yaratma yöntemleri.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!