Enflasyonla savaş programının en kritik dönemlerinden birini geçiriyoruz. Eylül ayı enflasyon rakamları bu nedenle çok önemliydi. Geçen yıllara baktığımız zaman enflasyonun eylül aylarında sürekli olarak patlama yaptığını görüyoruz. Toptan Eşya Fiyatları Endeksi (TEFE) incelendiğinde 97 yılında fiyat artış oranlarının 1997 yılında yüzde 6.3, 98 yılında yüzde 5.3, 99 yılında ise yüzde 5.9 arttığı görülüyor.Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ise eylül aylarında artan talep nedeniyle son 3 yılda yüzde 6`nın altına hiç düşmemiş. 1997`de yüzde 7.3 olan tüketici fiyatları endeksi 98`de yüzde 6.7, 99`da ise yüzde 6.0 olmuş.Yıllardan beri süren enflasyon kısır döngüsünün kırılmasında umut verecek ilk adım dün gerçekleşti. Tüketici fiyatları endeksi geçen yıllara göre ilk kez neredeyse yarı yarıya azalarak eylül ayında yüzde.2.3 olarak gerçekleşti. TEFE`deki artış ise yüzde 3.1 oldu.Bu gösterge psikolojik enflasyon beklentilerinin kırılmaya başlaması açısından çok önemli bir gelişme. İnsanların artık fiyatlar artmadan ihtiyacım olan malı alayım endişesinden kurtulmaya başladığı anlaşılıyor. Ekonomik istikrar programına olan inanç artmaya devam ettikçe önümüzdeki aylarda özellikle yılbaşından sonra fiyat artış hızlarının iyice yavaşlayacağını göreceğiz.Eylülden eylüle bir yıllık enflasyonun yaklaşık 13 yıl sonra ilk kez yüzde 50`nin altına düştüğü görüldü. Açıklanan eylül enflasyon rakamlarıyla birlikte. Eğer bu eğilim devam ederse önümüzdeki mart nisan aylarında yıllık enflasyonun yüzde 25`lere kadar gerileyeceği tahmin ediliyor.Fiyatların gerilemesinde, psikolojik enflasyon beklentilerinin kırılması kadar halkın alım gücünün de azalmasının büyük önemi var. İşçiye, memura yapılan zammın yüzde 25 enflasyon hedefine göre belirlenmesi, çiftçiye verilen taban fiyat politikasında aynı yöntemin uygulanması alım gücünün iyice düşmesine neden oldu. Gelirlerin azalmasına bağlı olarak talep azalınca satılan mal ve hizmetlere zam yapmak eskisi gibi kolay olmadı. Özellikle rekabetin yoğun olduğu sektörlerde üretici firmalar pazar paylarını koruyabilmek için fiyatlarını dizginleme ihtiyacı duydular. Zaten maliyet kalemlerinde de geçen aylarda önemli artışlar olmadı. Türkiye`nin ithalatının önemli bir bölümünü yaptığı Avrupa ülkelerinde Euro ve buna bağlı olarak mark, italyan lireti gibi paraların değeri çok düşük kaldığı için ithal hammade, ara mal gibi maliyetleri etkileyen ürünlerin fiyatları neredeyse hiç artmadı. Aksine düştü. Hükümetin petrol fiyatlarını sübvanse ederek dünya piyasalarında 35 doları aşmasına rağmen akaryakıt fiyatlarını artırmaması, kamu mal ve hizmeterine zammı miminum düzeyde tutması da maliyetlerdeki artışı önledi. Böylece özel sektörün maliyet artışını bahane ederek zam yapma gerekçesi de ortadan kaldırılmış oldu.Dün açıklanan enflasyon rakamları başta siyasi istikrarsızlık olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı önümüzdeki aylarda büyük bir sapma göstermezse 2000 yılının enflasyonu yüzde 30-35 aralığında kapatması muhtemel görülüyor. Bir başka ifadeyle bir önceki yıla göre fiyat artışlarının yarı yarıya azaldığı bir yıl geçirmiş olacağız. Bunu bir başarı olarak kabul etmek gerek.Ama asıl savaş 2001 yılında olacak. Türkiye`de yaklaşık 25 yıldan yana enflasyon yüzde 60`larda dolaştı. Enflasyon düşüyor denilen yıllarda yüzde 35`lere vurduktan sonra istikrar programları sulandırıldığı için u dönüşü yaparak tekrar yükselmeye başladı. O nedenle 2001 yılı çok önemli Esas sınav enflasyonu yüzde 30`lardan yüzde 10`lara çekmeye çalışırken vereceğiz. Kısacası 2001 zor bir yıl olacak. (FİNANSAL FORUM)