Sıkıntı ihracatla aşılıyor

18.06.2001 - 00:00 | Son Güncelleme :

Sıkıntı ihracatla aşılıyor
Yaşanan ekonomik krizin ardından iç piyasada plastik ve çelik boru satışları ciddi oranlarda düşerken firmalar ayakta kalmak için ihracata yönelmeye devam ediyorlar. 17 Ağustos deprem felaketinin ardından ruhsatlarının durdurulmasından sonra inşaat sektöründe büyük bir durgunluk yaşandı. Yeni deprem şartnamesinin hazırlanması, Bakanlık`ın inşaatların kontrol yönetmeliğini hazırlama sürecinin uzaması sektörü ciddi şekilde yaraladı. 1999 yılının ağustos ayından sonra inşaat faaliyetlerinin minimuma inmesinin ardından patlak veren ekonomik kriz sonrasında Türkiye`de altyapı yatırımları da tamamen durdu. Şu anda ciddi bir kapasite fazlası bulunan sektör üretiminin önemli bir kısmını ihracat yoluyla eritmeye çalışıyor.

Çelik boru alanında Türkiye 1980`li yılların başında, İran - Irak savaşı sırasında Ortadoğu`da çok önemli bir pazar imkanı yakalamıştı. Komşu pazarlardaki hareketlilikten pay almak isteyen Türk sanayicisi fırsatı kaçırmamak için özellikle çelik boru üretimi yolunda ciddi yatırımlar yaptı. 80`li yılların sonlarına doğru İran - Irak savaşı son bulunca bölge ülkeleri, ekonomik olarak ithalat yapamaz duruma geldi ve arkasından patlak veren Körfez Savaşı ile Türkiye`de kapasite fazlası yaşanmaya başladı. 1988 - 1992 yılları arasında Türkiye, Rusya`ya önemli miktarda ihracat yapmaya başladı. Rusya`nın da Glasnost ve Perestroyka sonrasında Bağımsız Devletler Topluluğu şeklinde dağılmasının ardından, birbirinden ayrılan bu ülkelerin ekonomik sıkıntı yaşaması nedeniyle bu pazar da kayboldu.

Yaşanan bu tarihsel gelişim tüm dünyada olduğu gibi Türkiye`de de çelik boru sanayiinde bir kapasite fazlasına neden oldu. Ülke genelinde kurulu olan kapasite 2.7 - 3 milyon ton seviyelerindeyken yıllık üretim ise dönemlere göre 1.5 - 1.7 milyon ton arasında değişiyor. Bu rakamlara göre Türkiye`nin kapasite kullanım oranı yüzde 55 - 60 seviyelerinde bulunuyor.

Yaşanan tüm bu bölgesel değişimlere ve aksaklıklara rağmen boru sektöründe faaliyet gösteren firmalar, dinamik davranmayı başararak yeni pazarlara açıldı. Şu anda Türkiye`nin çelik boru ihracatının dörtte üçü Avrupa ülkelerine ve Amerika`ya yapılıyor. Fakat bu ihracat miktarsal olarak mevcut kapasitenin tümünü eritemiyor. Durumu rakamlarla ortaya koyacak olursak 2000 yılında Türkiye`nin çelik boru üretimi 1 milyon 683 bin ton oldu. Aynı yıl 610 bin ton ihracat, 270 bin ton ithalat yapıldı. 1 milyon 350 bin ton ise dahili tüketim oldu. Yapılan ithalatı tek kalem olarak doğalgaz boru hatlarında kullanılmak üzere yurtdışından gelen borular oluşturdu.

Damping sıkıntısı sürüyor
Türkiye yılda ortalama 600 bin ton boru ihracatı gerçekleştirirken bu miktar 250 milyon dolar civarında bir büyüklük oluşturuyor. 600 bin tonluk ihracatın dörtte üçü Amerika ve Avrupa ülkelerine yapılıyor. Dış pazarlarla bu kadar etkin şekilde çalışan Türk boru sanayinin ihracatta yaşadığı en önemli sıkıntı konusu ise damping. Her iki ülke grubu da Türk üreticileri hakkında geçtiğimiz 15 yıl içerisinde birçok kez damping müracatları yaptı. Şu anda Türk üreticilerinin damping kurallarını ihlal etmediğini belirten Çelik Boru Üreticileri Derneği Başkanı Bülent Demircioğlu yine de geçtiğimiz günlerde Türkiye hakkında yapılan son bir başvuru daha bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: `Şu anda bir damping kalmadı. Ancak Avrupa ülkelerinin Türk boru ihracatına karşı damping dosyası hazırlayıp Brüksel Komisyonu`na geçtiğimiz birkaç gün içerisinde verdiklerini biliyoruz. Bu işlerin yüzde 51`i ekonomik ise yüzde 49`u da poltiktir. Dolayısıyla Dışişleri Bakanlığı kanalıyla girişim yapacağız. Dosya ortaya çıkınca biz de hem tek tek firmalar olarak hem de Dernek olarak mücadele edeceğiz.`

Sektör geneline bakacak olursak yaşanan kapasite fazlası ve iç piyasadaki durgunluğa rağmen çelik boru sektörü ekonomik krizden diğer sektörler kadar etkilenmedi. Üretiminin üçte birini ihraç eden çelik boru üreticilerinin dış pazarlarda kurumsallaşmış bir müşteri portföyleri bulunuyor. Ayrıca sektörün dış pazarlardaki ihracat oranını artırmaya yönelik ciddi bir de potansiyeli bulunuyor. İhracat iç piyasada yapılan işe oranla daha az kar bıraksa da şu anda sektör, yaşanan kriz döneminde acil önem taşıyan nakit akışını ihracat sayesinde karşılayabiliyor. İç piyasada talep kriz nedeniyle yüzde 30 - 40 oranında daralırken bu daralmanın 20 - 25 puanı ihracatla karşılanabiliyor.

Küçük işletmeler sıkıntıda
İhracat sektörü yeniden yaşama döndürme yolunda büyük yarar sağlarken yine de Türk boru sektöründe herşey toz pembe değil. Demircioğlu, devalüasyon sonrasında maliyetlerin değişmediğini hatırlatarak bazı küçük işletmelerin sıkıntı içerisinde olduğunu vurguluyor: `Dolarla borçlanmış bazı küçük üreticilerin müşkül durumda olduğunu biliyoruz. Türkiye`de birçok sektörde herşey dolara endeksli olduğu için devalüasyon sonrası maliyetler açısından hiç birşey değişmedi. Erdemir Türk sacını dolara endeksli satıyor, elektrik, doğalgaz, akaryakıt gibi ana enerji fiyatları dolara endeksli olarak değiştiriliyor. Bu nedenle devalüasyon çok fazla bizim sektöre ihracatı artıracak şekilde etki etmedi.`

Türkiye`nin tek yassı çelik üreticisi olan Ereğli`nin üretimi ihtiyacı karşılayamazken Hükümet Ereğli`nin ürettiği çeliğin yoğun ithalat nedeniyle elde kalmaması için bir kota koydu. Ancak 2001 yılı kotası şirketlere 1 Ocak 2001`de açıklanması gerekirken üreticiler kotalarını ancak bu ay içerisinde alabildiler. Bu da şirketlerin planlama yapmasını güçleştirdi.

15 yıllık ciddi potansiyel
Önümüzdeki 15 yıl içerisinde hayata geçecek olan petrol ve doğalgaz boru hatları ile sektörün hayatiyetini devam ettireceğini belirten Demircioğlu şöyle konuştu: `Türkiye ve Türkiye`nin yakın civarındaki mevcut doğalgaz ve petrol gibi tabii kaynaklar nedeniyle tahminime göre 10 sene sürecek olan enerji ve bunun taşınması ile ilgili bir pazar var. Bunlardan bir tanesi İran - Türkiye doğalgaz boru hattıydı. Mavi Akım projesi var. Bu proje doğalgazı Türkiye`ye Samsun terminalinde satıyor. Şu anda Rusya`dan Bulgaristan üzerinden Türkiye`ye gelen hattın tevsiyatı bir kısım yapıldı ve kapasite artırımı için bir kısım da bu sene yapılıyor. Hemen arkasından İran`dan gelen hattın Türkiye içerisinde uzatılması projesi var. O da toplamda 1200 kilometrelik iki hattan oluşuyor.

2002 yılı sonunda başlaması planlanan Bakü - Ceyhan hattı var. Çok konuşulan Türkmenistan hattı projesi var. Bu hattın 2010 -1015 yılları arasında Orta Avrupa`ya götürülmesi projesi var. Zannediyorum 2015`te Almanya, Kuzey İtalya, Fransa, Belçika, Hollanda bölgesinde mevcut Rusya`dan gelen hattın kapasitesi oradaki ihtiyacı karşılayamaz hale geliyor. Türkmenistan`dan Türkiye`ye gelecek hattın Yunanistan ve İtalya üzerinden Orta Avrupa`ya götürülmesi söz konusu.` Diğer yandan Türkiye`ye gelen doğalgazın ülke içerisinde dağılımının da iç piyasada canlılık yaratması bekleniyor.

Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
KAPANIŞLAR (BIST)
BUGÜN 1000 TL NE OLDU?
1.020 TL        
BORSA
999 TL        
DOLAR
996 TL        
EURO
1.002 TL        
ALTIN
 
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.