`Kur savaşları` efsanesinin sonu mu?
`Kur savaşı` diye bir şey yok. Para piyasası sadece duruma ayak uydurmaya çalışıyor.
Son zamanlarda `kur savaşları` deyimini oldukça sık duyuyoruz. Ümit edelim ki bu süreç geçici bir süreç olsun, çünkü aslında işin gerçek boyutuna bakıldığında `kur savaşı` diye bir şey yok. Para piyasası sadece duruma ayak uydurmaya çalışıyor.
Derleyen; Tolga Kamiloğlu
Jim O`Neill Financial Times`taki yorumunda böyle söylüyor ve konuyu şu şekilde yorumluyor:
Konuyu biraz açarsak, son 5 yılda Çin para birimi dolar karşısında yüzde 20 orannıda yükseliş gösterdi. Bu artışın ortalama yüzde 10`u bu yaz itibariyle gerçekleşti. Aynı süreçte yuan da yüzde 14 orannıda değer artışı yaşadı. Hangi ölçü birimini kullanırsanız kullanın açık bir hareketlenme söz konusu.
Hiç kuşukusuz Çin ekonomisi iyi yönde gelişme kaydediyor. Sadece Ekim datalarını bir inceleyin. Ticaret fazlası 27.1 milyar dolar seviyelerine dayandı. Fakat 2010 yılının ilk 10 ayında Çin`in ticaret fazlası GSYIH`nın ortalama yüzde 3.2`sine denk geliyordu.
Çin`in mevcut bütçe fazlası oldukça büyük görünüyor. IMF`nin tahminine göre bu rakam yıl sonunda 270 milyar dolar civarında seyredecek.
Fakat GSYIH penceresinden bakarsak bu artık değer yüzde 5`ten daha fazla değil. Ticaret fazlası daha fazla düştü. Bu yıl gayrisafi milli hasılanın yüzde 4`ünün altında seyretti. Yani bu yılın son zirvesinin yarısından daha az. Bunun dışında ortada dönen raporlar da mevcut. Bu raporlara göre yÜkselen maliyetler dünya devi şirketlerin artık Çin`i üretim için düşük maliyetli bir ülke olarak görmesini engellediğini ortaya koyuyor. Bu da zaman içinde ticaret fazlasını daha da düşürebilir.
Bazıları tüm bu gelişmelerin geçici olduğunu iddia ediyor ve Çin`in ihracatı için talebin keskin bir şekilde düşebileceğini söylüyor. Bu görüşler özellikle ABD`de yaygın. Eğer doğru bir tez ise, neden Çin`in ithalatı 2009 yılı verilerinden 400 milyar dolar daha fazla? Bu rakam nerdeyse Yunanistan`ın ekonomisinden daha büyük. Çin`in güçlü iç talebi Almanya gibi ülkelerin yararına birtakım sonuçlar doğurabilir. Tabi ki bazı ülkeler için de olumsuz sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Gelişmelerin milyonları sefaletten kurtardığı bir yüzyılda yaşıyoruz. Çin de son 10 yılda ekonomisini 3`e katlayarak bu süreçte vitrin görevi görüyor. Diğer ülkeler de BRIC ülkesi olan Brezilya, Rusya ve Hindistan. Bu ülkelerde gerçekleşen durumu savaşla anlatmak ne kadar doğrudur tartışılır.
Bu on yıllık süreçte yeni birtakım gelişmeler global dengeleri tersine çevirebilir. Mevcut `kur savaşı` tartışmaları da yeni bir boyut kazanabilir.