Güncelleme Tarihi:
Tüm dünya borsaları Mart ayı başından itibaren hızla yükselişe geçti. Dev endekslerde yüzde 50’lere varan artışlar oldu. Ancak son günlerde İMKB bu düşüşlere gözünü kapasa da dışarısı tam anlamıyla kaynıyor. Dua edelim de hareket “W” tipi olmasın!
Ali AĞAOĞLU / VATAN GAZETESİ
Mart ayının ilk haftasında başlayan ve dünya piyasalarında ciddi bir rahatlama getiren ralli sona ermiş görünüyor. “Yeşil filizler” senaryosu ciddi taraftar topladı. Nasıl toplamasın, başta Amerikalılar olmak üzere, tüm insanlar iyi habere o kadar muhtaçlardı ki, Bernanke’nin bir lafıyla piyasalar “(d)ipten döndü”.
6.440’dan yükselişine başlayan Dow Jones Endeksi 8.800’ün, 666’dan yükselmeye başlayan S&P 500 Endeksi de 950 seviyelerinin üzerinde kalamadı. Başta konut ve işsizlik verileri olmak üzere temel veriler henüz daha “(d) ipten dönüşü” teyit etmezken, yaşanan rallinin sürdürülebilmesi hayli zordu. En azından cari piyasa koşulları ve tüketim eğilimleri ile şirketlerin fiyat/kazanç oranları, piyasa fiyatlarını haklı çıkarmıyordu.
Diplerden başlayan hareket sonrasında S&P 500’ün yüzde 43 değer kazanmış olması, başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarının hızla artması (petrolde 32.8-73.0 dolar/varil, yüzde 122’lik artış) herkesin umduğu “V dönüşü” fikrini güçlendirdi. Herkes dibin görüldüğünü, bir daha o diplere geri dönülmeyeceğini düşündü. Amerikan bankaları FED’den aldıkları parayı geri ödeyecekler (hatta bunu şampanya patlatarak kutlayacaklar) ve piyasalar normale dönecek!
Hiç düzeltme olmayacak, piyasalar hep yukarı çıkacak! Bu mümkün mü? Tabii ki değil... Son günlerde ABD piyasalarında (ve de dolayısıyla bizde de) yaşananlar da aslında son rallinin bir düzeltmesi. Henüz daha ciddi boyutlara da ulaşmış değil.
Dow Jones Endeksi’nin 7.950-8.050 bandına kadar geri çekilmesi ciddi bir sorun yaratmayacak. Böylesi bir düzeltme “V” dönüşü umutlarının zayıflamasına, “ters L” tarzı; ki bunca felaketten sonra belki de en ehven-i şer seçenek; bir dönüş fikrinin güçlenmesine neden olacaktır. Bu arada dua edelim de “W” olmasın!
Önceki gün Dünya Bankası’nın resesyonun beklenenden daha da uzun sürebileceğini açıklaması da bu fikri destekler nitelikte.
İMKB neden düşmüyor?
Tüm bunlar olurken İMKB; ABD piyasalarından olumlu bir “ayrışma” içinde. ABD borsaları gerilerken, İMKB pek oralı olmadı. Hatta sadece ABD borsalarına mı? Brezilya, Güney Afrika, Macaristan düşerken İMKB düşüşe direndi. Geçtiğimiz hafta piyasaları “gaza getiren” IMF-Lipsky haberleriyle bu direniş ciddi destek buldu.
Sürdürülebilir mi? Bence bu da sürdürülebilir değil. Bir taraftan IMF anlaşması konusunda somut bir adım atılmış değil, diğer yandan dünya piyasaları ve de gelişmekte olan ülke piyasaları düşerken bizim bu hareketten “bağışık” kalmamız pek mümkün değil. Ama az ama çok mutlaka eşlik edeceğiz.
Dow Jones 8.000’lerin altına inerken, İMKB’nin 34.500’ün üstünde direnmesi hayli zor. Bu hafta içinde ABD piyasalarındaki satışların sürmesi durumunda; İMKB’deki düşüş/düzeltme öncelikli olarak 33.000 (düz) seviyesine kadar sürecek gibi görünüyor.
İMKB’deki direncin ardında IMF “umudunun” yanı sıra VOB’daki pozisyonlarında payı var gibi görünüyor. Haziran vadeli kontratın bitmesine bugün de dahil 5 işgünü kaldı. VOB’da 3 aracı kurum önemli miktarda “uzun pozisyon” taşımaya devam ediyor. Pozisyonları gereği bu kurumlar piyasanın yukarı gideceğine inanıyor, ya da “kısa pozisyon” açmış olanlar (yani piyasaların düşeceğine inanlar) o kadar dağınık ki, piyasalara yön vermekten uzaklar.
Bu “uzun” pozisyonlar; spekülatif ya da türev ürünlerle veya doğrudan hisse senetleriyle ilgili olabilir. Tek başına spekülatif olamayacak denli büyük pozisyonlar bunlar. Mutlaka diğer işlemlerle alakalı olsalar gerek. Her ne sebeple olursa olsun, “uzun pozisyonların” birkaç kurumda toplanmış olması, piyasaların dengeli hareket etmesinin önünde engel teşkil edebiliyor.
Önümüzdeki 5 işgünü bunu anlamaya çalışacağımız bir süre olacak.