`Zor ama iyi bir yıl`

29.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :

Dışişleri Bakanı Cem, 2000`de Türk dış siyasetinin geçtiği zorlu yolları Radikal`e değerlendirdi. Cem`e göre zorlu virajlar AB`nin Katılım Ortaklığı Belgesi ile `Ermeni soykırımı` iddiaları oldu.

Dışişleri Bakanı İsmail Cem, 2000`de AB`ye üyelik sürecinden Ortadoğu barış sürecinde gelinen noktaya, bakanlığında yaşanan Galatasaray krizinden çeşitli ülkelerin yasama organlarında gündeme gelen `Ermeni soykırımı` iddialarına kadar birçok konuyu Radikal`e değerlendirdi.

Zor ama iyi bir yıl oldu diye nitelediği 2000`in en olumlu gelişmesinin AB`nin Katılım Ortaklığı Belgesi`ni (KOB) açıklaması olduğunu belirten Cem, en üzücü gelişmelerin ise `Ermeni soykırımı` tasarılarıyla yaşandığını söyledi. 1999 Aralık ayındaki Helsinki zirvesinin tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Cem, KOB`un açıklanmasının 2000`in en önemli dış politika olayı olduğunu belirtti.

Nasretin Hoca hikâyesi gibi KOB tartışmalarında önce üzüldüğünü sonra sevindiğini belirten Cem, Önce başka türlü oldu sonra iyi değerlendirildi dedi. Cem`e göre, Türkiye`nin hazırlayıp AB`ye sunacağı Ulusal Program yenileşme yönünde önemli bir fırsat.

Hükümetin KOB`a yanıt olarak hazırlanan Ulusal Program`ı geciktirme tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Genelkurmay`ın Kürtçe TV ve yayın kaygıları nedeniyle Ulusal Program ağırdan alınırken, toplumda bölünmüşlük yaratacağı buna mazeret olarak gösteriliyor. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Ulusal Program`ın hazırlıkları Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ve Dışişleri`ne bağlı AB Genel Sekreterliği tarafından yürütülüyor. Ben de bu hazırlıklarla yakından ilgileniyorum. Ulusal Program`ın kotarılmasını Türkiye için fırsat olarak görüyorum. Ulusal Program, Türkiye`yi ayrıştıracak, lüzumsuz kavgalaşmalara götürecek bir belge olmayacak. Tam aksine ben bu raporu Türkiye`nin bütünleşmesi için bir fırsat olarak görüyorum. Ulusal Program`ın Türkiye`nin imaj meselesine de olumlu katkısı olacaktır. İyi kullanılabilirse uzlaşma platformu getirecektir. Bizim coğrafyamızda daha güçlü olamamızı sağlayacaktır.
Ama Türkçe dışındaki dillerin kullanılması sert tartışmalara neden oluyor.
Ortaya çıkarılacak olan Ulusal Program birçok konuda Türkiye`nin kendini yenilemesine ortam yaratacaktır. Bu konudaki çalışmalarımız olumlu sonuçlanacaktır.

Kıbrıs konusu bize bağlı

Hükümet özellikle KOB`daki Kıbrıs`la ilgili maddeyi ne yapacak? Olduğu gibi uygulayacak mı?

KOB elbette ki göz ardı edilemez. Ancak nasıl uygulanacağı Türkiye`ye kalmış bir
olaydır. Her ülkede katılım ortaklığıyla ilgili değişik uygulamalar var. Her şeyi büyütüp büyütüp karşısında çaresizliğe düşmemek lazım. Ulusal Program gibi KOB da yanlış ele alınıyor. İçinden bir noktayı seçiyoruz ve o noktanın varabileceği en aşırı ucu kafamızda canlandırıyoruz. Sonra da bu dev imajdan korkup kendi aramızda tarışmaya başlıyoruz. Bu yanlış.

AB dönem başkanlığını ocakta özellikle insan hakları konusundaki hassasiyetiyle bilinen İsveç devralıyor. Bu durum sizce Türkiye açısından yeni sorunlar ortaya çıkarır mı?

AB dönem başkanı kim olursa olsun, KOB ve onun çizdiği çerçeve Türkiye için güvence olacaktır. AB`nin Kuzey Avrupalı üyelerinin Türkiye`ye kötü baktığı gibi düşünceler var, ama adaylığımız Finlandiya zamanında kabul edildi. Tamam, insan hakları konusunda hassasiyetleri var, ama iyi bir işbirliği içinde olacağımızı sanıyorum.

2000`deki en zor sınavınızı 14 Aralık`taki NATO toplantısında verdiniz. AB`nin kendi güvenlik ve savunma kimliğini (AGSK) oluşturma süreciyle ile ilgili pazarlıkta AB ile NATO arasında tek başına kaldınız, ve uzlaşma çıkmasını engellediniz...

AGSK yanlış yapmaya gelmez. NATO ve AB karşısında tek başımıza kaldık. Çok haklı olmasak direnemezdik, bu sonuca ulaşmayı beceremezdik. Türkiye illa ki AGSK`ya taş koymak iddiasında değil. Kırıp dökmeden durduğumuz noktayı koruduk. AGSK`nın netleşmesi için dört-beş aylık süre var ve bu sürede yavaş yavaş ilerleyeceğiz.

NATO müttefiki olup da AB üyesi olmayan Türkiye, AGSK`nın karar mekanizmalarından dışlanırken AB ordusunun müdahalelerinden zarar görebilecek. AGSK`nın Türkiye`ye tehdit
oluşturması nasıl önlenebilir?

Tehditler içinde olsak da geçerlidir dışında kalsak da... Ancak içinde olmadığımız durumda daha fazla olacaktır.

Son dönemde gölgelenen Türk-Yunan yakınlaşması nasıl gider?

Aslında Türk-Yunan ilişkileri 2000`de özü itibarıyla çok iyi gitti. Ancak NATO tatbikatlarında Yunan hava sahasının kullanılması girişimi ve KOB`un hazırlanması sürecinde bazı sorunlar yaşandı. Bu normaldir. Ben nasıl Türkiye`nin menfatını savunuyorsam, Yunan Dışişleri Bakanı Yorgos Papandreu da öyle yapmak
zorunda.

İlişkilerde çok kısa zamanda çok mesafe alındı. Her şeyin yerli yerine oturması için zamana ihtiyaç var. Birdenbire bir alevlendik. Bir inişe geçtik. Sonra çıkışa doğru yeniden yönlendirdik. Bugüne kadar karşılaşılan sorunlardan daha ciddi sorunlar da çıkabileceğini hep göz önünde tutmak lazım.

Bu yıl Türkiye`yi en çok `Ermeni soykırımı` iddiaları zorladı. Dışişleri Bakanlığı, bu iddialar karşısında yeterince iyi siyaset yürütmemekle suçlandı...

Bu iddialar sadece Dışişleri`nin meselesi değildir. Bu konunun istediğimiz yönde gelişmesi için tarihçilerin el atması lazım. Bir yerde karşınızda yer alanların niyetine bakmak gerek. Karşımızdakiler kendi kafalarında bazı şeyleri çözmüşler. Önyargılarla peşin hükümler belirlemişler. Bu yıl en çok `Ermeni soykırımı` iddialarına üzüldüm.

İsrail ile Filistinliler arasında Oslo`da varılan anlaşma, sessiz bir çalışmanın ardından gelmişti. Acaba sizin sessiz girişimleriniz ardından da bir Ankara anlaşması çıkar mı?

Türkiye, Ortadoğu barış sürecine mütevazi katkısını devam ettirecektir ancak bu süreçte küçük bir payı vardır. İsrail-Filistin çatışmalarını soruşturan Uluslararası
Araştırma Komisyonu`nun bir üyesi olan sayın Süleyman Demirel`in çalışmalarına da yardımcı oluyoruz. Kendisi bu konularda hep katkımızı beklediğini söylüyor.

Türkiye, Ortadoğu`daki etkinliğini hangi yollardan artırmayı planlıyor?

Biliyorsunuz, El Halil`de Türk askerlerinin de bulunduğu bir gözlem gücü görev yapıyor. Onun Filistin`e yayılması yönünde bir planımız var. Bu konuda Norveç`e de bilgi verdik. Norveç de memnun. Uluslararası bir güç değil de bir komite.

İsrail`le Filistin ilerki günlerde nihai barış anlaşması yapabilecek mi?

İki tarafla sürekli temastayız, gerçek yaklaşımlarını sürekli alıyoruz. İki taraf arasında daha çok tanım farklılıkları bulunuyor. Nihai bir barışa kavuşmak hayal değil. Ortadoğu barışı sondan başa giderek gerçekleşecek. Taraflar sonucu görebilirse şiddet daha kolay ortadan kalkar. Önce şiddet kalksın dersek bir yere varamayız. Anlaşırlarsa şidetti azaltmak daha kolay olur.

Şam`la ilişkiler düzelirken İlkeler Deklarasyonu`nun hazırlıkları için Ankara`ya gelecek heyetin ziyaretini ertelemesi kötü bir sinyal mi?

Suriye`den gelecek heyet, İlkeler Deklarasyonu ile ilgili çalışmaları bitiremediği
için gecikti. Bu konudaki görüşmeler tıkanmadı. Ama yıllar yılı tıkanık ilişkilerden yola çıktık. O noktadan ileri götürüyoruz. Yine de çizgi olarak hep iyiye gidiyor. Ben de Şam`a gideceğim. Türkiye-Suriye-Irak demiryolu çalışmalarını da siyaseten destekliyoruz. Çok önemli bir proje.

Irak, BM yaptırımlarını delerken, ABD`de yönetime daha şahin tutum alabilecek Bush yönetimi geliyor. Bunlar Türkiye açısından sorun çıkarır mı?

Türkiye Irak`tan BM kurallarına uymasını istiyor. Bu temel üzerinde insani kaygıları öne çıkardık. Irak`ın BM ile bir şekilde uzlaşması lazım, Irak adım atacaksa biz yardımcı olabiliriz. Ama BM kararlarını yerine getirmezse bizim yapabileceklerimiz de sınırlıdır. Yeni ABD yönetiminin farklı bir politika izleme sinyalleri verdiği doğru. Ancak biz ortaya çıkabilecek olasılıkları değerlendirip gerekli tedbirleri alıyoruz.
Son yıllarda İsrail`in bölgedeki önde gelen müttefiki konumuna gelen Türkiye, Arap dünyasıyla ilişkilerini de dengeledi. Arap ülkeleriyle ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye, İslam dünyası ile ilişkilerde Ortadoğu barış sürecinde olduğu kadar mütevazı olmadı. İslam Konferansı Örgütü`nün 2.5 yıl önceki toplantısındaki nihai bildiride Türkiye aleyhine bazı sözleri yumuşatmaya çalışmıştı. Bu yıl Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer`in katıldığı Doha`da yapılan son toplantıdaki nihai kararı da Türk diplomatları yazdı. Bu zirvede Türkiye en çok fikri sorulan ülke oldu. Arap dünyasıyla ilişkilerde Türkiye`nin İsrail ile iyi ilişkileri bulunması da sorun olmaktan çıktı.

Yunanistan`la dostluk Ortadoğu`da arabuluculuk

Dışişleri Bakanı İsmail Cem`in, Yunan Dışişleri Bakanı Yorgos Papandreu`yla kurduğu yakın dostluk, 2000 yılı içinde Kıbrıs sorunu, Türkiye`deki NATO tatbikatı sırasında Yunanistan`ın askerlerini geri çekmesi ve AB`nin Türkiye`ye yönelik Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) nedeniyle özellikle gerilen Ankara-Atina ilişkilerini sakinleştirici bir rol oynadı. İki bakan da sık sık karşılıklı ziyaretlerde bulunmayı ihmal etmedi.

Türkiye, 2000 yılında son yıllarda ilk kez Ortadoğu`yla bu denli yakın ilgilendi. Cem, 28 Eylül`de başlayan İsrail-Filistin çatışmaları öncesi ve sonrasında bölgeye ziyaretlerde bulundu. Filistin lideri Yaser Arafat ve İsrail Başbakanı Ehud Barak`la görüştü. Taraflara, uzlaşmaları için çeşitli öneriler getirdi.(RADİKAL)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
  • BIST
  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
9.693 Değişim: 1,77% Hacim : 109.544 Mio.TL Son veri saati : 18:05
Düşük 9.421 19.04.2024 Yüksek 9.715
Açılış: 9.431
32,5004 Değişim: 0,08%
Düşük 32,2918 19.04.2024 Yüksek 33,0938
Açılış: 32,4747
34,6901 Değişim: -0,12%
Düşük 34,5083 19.04.2024 Yüksek 35,3906
Açılış: 34,7321
2.496,86 Değişim: 0,50%
Düşük 2.482,31 19.04.2024 Yüksek 2.552,25
Açılış: 2.484,49
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.