Seçimler Türkiye`nin kredibilitesini zora soktu
Bu pazar günü Türkiye’de yapılacak genel seçimler tarihi olacak. Dış basında son günlerde oldukça geniş yer bulan genel seçimler öncesi havayı doğru analiz edebilmek çok önemli.
Derleyen Burak ÜNAL
Özellikle de ekonomide büyüme rakamlarının desteklediği performans göstergeleri AKP’yi ülke dışında da manşetlere taşıyor fakat toplumun her kesiminden beklenen sosyal destek konusunda aynı yankıyı yaratmak oldukça zor görünüyor. Dış basın da konu üzerinde oldukça ilginç yorumlar ve haberler yaptı. Örneğin; Financial Times’ın dün yayınlanan makalesinin anahtar noktaları şöyle:
Bu seçimlerin islami yenilikçi Recep Tayyip Erdoğan ve ordu yanlısı laik kesimin Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine başlayan gerginliğini çözmesi bekleniyor.Böylesi günlük oy savaşlarının yaşandığı bir mücadelenin bu anayasal krizi nasıl sonlandıracağı belirsiz. Fakat seçimlerin ardında yatan esas gerçek; bu seçimlerin Türkiye Cumhuriyetinin geleceği ve doğası ile ilgili olacağı.
2002 seçimlerinde oyların üçte birini alan AKP,sandalyelerin üçte ikisini almıştı.Özellikle Cumhurbaşkanı adaylığı noktasında uzlaşabilmek ve tarafların açıkça korkularını ve isteklerini dile getirdiği bir demokratik dengeyi kurabilmek için daha dengeli bir sonuç daha sağlıklı olabilir.
Başta ordu olmak üzere kendisini Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasının koruyucusu olarak gören laik kesimin AKP’ye yönelttiği eleştirilerin başında “derin devlet” konusu geliyor.2002 seçimlerinde AKP iktidara geldiğinde generaller tedirgin olmuştu fakat hem AKP’nin hem de ordu ve kemalistlerin Avrupa Birliğine üye olmak gibi ortak bir amacı paylaşıyorlar.
Şimdilik bu konsensüs hayal gibi görünüyor.Türkiyenin Avrupa Birliği üyeliğine karşı olan Almanya,Avusturya,Fransa ve Hollanda gibi ülkeler de bu tepkileri körükledi.AKP’nin avrupadaki hrisatiyan demokratlara benzer müslüman demokrat bir çizgide müslümanlık ve demokrasinin temsilcisi olarak doğuyla batı arasında köprü olması düşüncesi uçup gitti.
Öte yandan Türkiye’nin ABD’yle uzun zamandır süregelen ittifakı da ABD’nin başarısızlıklarla dolu Irak işgali sonrasında paslnamış görünüyor.
Ayrıca Herald Tribune’ün aynı tarihli haberine göre ise bu konu farklı bakış açıları kazanıyor.Etnik kökenlerinde farklılık gösterenlerle ilikiler ve Avrupa Birliği konusunda Associated Press’den derlenen habere göre ordunun sınır ötesi bir harekatı gerekli görmesi ve gerekli adımların atılması gereğini vurgulaması şimdilik seçim hazırlıklarının gölgesinde kaldı ve seçim sonrasına ertelendi. Seçimlerden hemen sonra yeni hükumetin tavrı bu konuda çok önemli olacak.
Öte yandan haberin devamında işe şu satırlara yer veriliyor: “Bazı ülkelerin Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hakkındaki kuşkuları gittikçe artıyor.İşte tam bu noktada da partiler ayrılıyor.Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi Avrupa Birliği yolunda çabalamaya devam edilmesi gerekliliğini savunurken Milliyetçi Hareket Partisi ise Avrupa Birliğinin müslüman Türkiye’ye zarar verdiği ve vermeye de devam edeceği görüşünde.”
Peki ya ekonomik göstergeler?
Ekonomik açıdan durumun analizine gelindiğinde haber şöyle devam ediyor: “Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından önerilen ekonomik paket programların Adalet ve Kalkınma Partisi’nce istikrarla uygulanmış ve böylece ekonomi kırılgan yapısından kurtularak güçlenmiş olabilir,enflasyon rakamları düşmüş,sermaye piyasaları gelişmiş ve yabancı yatırımlar ciddi boyutta artış göstermiş olabilir fakat tüm bunların yanında işsizlik konusunda bi başarı kazanılamadı.”
