Piyasalardaki ayrışma para biriminden başladı
2008`in ilk 6 ayında 12 milyar dolar paranın kaçtığı gelişmekte olan piyasaların para birimlerinde ayrışma başlıyor
2008`in ilk 6 ayında 12 milyar dolar paranın kaçtığı gelişmekte <ımg hspace="10" src="http://i.bigpara.com/i/55big/349borsayabanci13.jpg" align="right" vspace="5">olan piyasaların para birimlerinde ayrışma başlıyor. Güney Afrika Randı bir haftanın dibinde, Çek Kronası kan kaybediyor. Ayrışma derinleşirse en fazla kan kaybı yaşayanlardan biri Türk Lirası olur.ımg>
Sıla ÖZÇELİK / REFERANS GAZETESİ
Küresel ekonominin en hareketli fay hatlarından biri olmaya aday gelişmekte olan piyasalarda korkulan ayrışma ilk önce para birimlerinde başladı. Ortalama yüzde 9`lara yaklaşan enflasyona karşı şahinleşmeye başlayan ve faiz artırımlarına hız veren gelişmekte olan piyasalar, sene başından bu yana azalan risk iştahı karşısında iyice köşeye sıkışmaya başladı.
Türkiye`den Şili`ye kadar bir çok gelişen piyasada faiz artırımları ya da şahince açıklamalarla destek bulan yerel para birimleri ise son dönemde yabancı kaçışı ile kan kaybetmeye başladı. Sadece yılın ilk 6 ayında bile bu piyasalardan 12 milyar doların üzerinde sıcak para çıktı. Yabancı kaçışı ise Güney Afrika Randı`ndan Çek Kronası`na, Polonya Zlotisi`nden Şili Peso`suna kadar bir çok gelişmekte olan piyasa para biriminde düşüşlere neden olmaya başladı. Güney Afrika borsası son 5 ayın dibine inince, rand da dün son bir haftanın en düşük seviyesine geriledi.
Kısa bir süre önce euro karşısında rekor kıran Çek Kronası ise dün yüzde 1`e yakın kayıplarla euro karşısında 23,6 seviyesine kadar düştü. ABD Merkez Bankası`ndan (FED) sene sonuna kadar gelmeyeceği iddia edilse de çıkma ihtimali olan olası bir faiz artırımı kararı ile son olarak dün Avrupa Merkez Bankası`nın (AMB) verdiği artırım sinyali ise bu para birimleri için yeni zorluklar demek. Şimdi ise asıl soru gelişen piyasaların para birimlerindeki ayrışmada kimlerin saha dışında kalacağında. Uzmanlara göre bu para birimlerinde ayrışma başlarsa Türkiye ve Güney Afrika gibi yüksek cari açığı olan gelişen piyasaların para birimleri diğerlerinden çok daha fazla kan kaybedecek. Bloomberg`e göre küresel risk iştahındaki azalma o denli ciddi bir boyuta geldiki bazı gelişmekte olan piyasalarda siyasi belirsizlikler çözülse bile o ülkelerin para birimlerinin yeniden değer kazanması zor.
İçerdeki siyasi riskler YTL`ye olan ilgiyi düşürüyor
2007 yazı öncesinde G-10 ülkelerinin para birimlerinde başlayan oynaklıklar ve yüksek getiri arayışı ile yatırımcıların güvenli alanlarından çıkarak gelişmekte olan piyasaların para birimlerine yatrıım aypmaya başladığına dikkat çeken Marex Financial`ın Döviz Piyasası birimi Başkanı Farooq Muzammal`a göre Latin Amerika ve Avrupa`daki gelişen piyasa para birimleri bu sayede değerlendi.
Referans`a konuşan Muzammal, son dönemde AK Parti`nin kapatılma davası ile İslamcı ve laik kesim arasında süren tartışmaların da yabancı yatırımcıların Türki Lirası ile işlem yapma korkusunu körüklediğine dikkat çekti. Türk Lirası kısa vadeli yatırımcılar tarafından `çok oynak` ve `iç risklere çok fazla açık` olarak nitelendiriliyor şeklinde konuşan Muzammal, kısa ve orta vadede Dolar/YTL paritesinin 1,2120 ile 1,2150 seviyelerinde destek bulacağını ve 1,2350 ila 1,2380 seviyesini de test edebileceğini öngörüyor. Gelişmekte olan piyasaların para birimleri şimdilik iyi performans gösteriyor gibi olsa da merkez bankalarının artan enflasyon ve yavaşlayan büyüme karşısında takınacakları tavır para birimlerini tehlikeye atabilir.
Dow Jones haber ajansına göre ise Türk Lirası ile Güney Afrika Randı her iki ülkenin de yüksek cari açıkları dolayısıyla şu an en fazla risk taşıyan iki para birimi. Uzmanlara göre Türkiye`de merkez bankası enflasyon hedefini tutturamayarak kredibilitesine zaten zarar verdi. Yavaş büyüme ve bütçe açığı ise yabancı yatırımcının Türk Lirası`nı elinden çıkarması için sebep oluyor. Güney Afrika Randı da yüksek cari açığı yüzünden her an kan kaybetme riski ile karşı karşıya. Orta Avrupalı gelişen piyasaların para birimlerinin krize rağmen iyi performans sergilemesini ise sadece eurodaki toparlanma sağlıyor.
Lloyds bankasının araştırma raporuna göre ise Doğu Avrupa ülkelerine ait para birimleri iyi bir performans gösteriyor ancak Latin Amerika ekonomilerinin para birimleri için aynı şey söylenemez. Lloyds`a göre Türk Lirası`nın geleceğine ilişkin bir tahminde bulunmak zor. Danske Bank`a göre ise gelişmekte olan ülke paralarının performansının iyi gidebilmesi için kredibilite çok önemli.
Bu ülkelerin merkez bankalarının iyi kredibiliteye sahip olması ya da kredibilitelerini yeniden inşa etmeleri para birimlerine destek verebilir. Guardian gazetesi ise Brezilya`dan Çek Cumhuriyeti`ne kadar bir çok gelişmekte olan piyasanın para birimlerindeki hareketlerin çok oynaklaştığına ve gelişmekte olan piyasalara yatırım yapan fon yöneticilerinin artık bu ülkelerin tahvil ve para piyasaları arasında ayrışma başladığını belirttiğine dikkat çekiyor.
Kur kaybı hesaba katılırsa borsalar görülenden kötü
Krizin gelişne piyasaların kapısına dayandığı ve ekonomik ya da siyasi risklerine göre bu piyasaların kendi aralarında ayrışacağı tartışmaları neredeyse bir senedir sürüyor. Geçen yaz ABD ve Avrupa piyasalarında yaşanan düşüşlerden bir süre etkilenmeyen gelişmekte olan piyasalar artık gelişmiş piyasalardaki gelişmeleri göz ardı edemiyor.
Bu hafta içinde ABD mortgage sektöründen gelen milyarlarca dolarlık sermaye artırımı ihtiyacı haberlerinin ardından MSCI Dünya Piyasaları endeksi son 21 ayın dibini gördü. MSCI Gelişmekte olan Piyasalar Endeksi ise yabancı kaçışısının da etkisiyle 20 haftanın en düşük seviyesine geriledi.
Üstelik bu piyasaların performansı yerel para biirmleri üzerinden değil de dolar üzerinden ve yerel para biriminin değer kaybı işin içine katılarak hesaplandığında çok daha kötü görünüyor. Örneğin bu yıl sadece yüzde 0,8 düşmüş görünen Güney Afrika`nın JTOPI Top 40 endeksi yerel para birimi randın yüzde 12`lik kan kaybı düşünüldüğünde aslında yüzde 13 düştü. Aynı şekilde Brezilya`nın yüzde 11 yükselmiş görünen Bovespa Borsası da yerel para birimi realin yüzde 7,5`lik kaybı düşünülürse aslında sadede yüzde 3 yükseliş kaydetti.