Meclis’ten tek başına iktidar çıkar mı?

18.07.2007 - 17:14 | Son Güncelleme :

Oldum olası Türk seçmen davranışının ilginç bir davranış modu vardır. Genelde koalisyon hükümetleri “ başarılı “olmazlar veya başarılı addedilmezler

                                     Ö.İskender ÖZTURANLI yazdı

Oldum olası Türk seçmen davranışının ilginç bir davranış modu vardır. <ımg hspace="10" src="http://i.bigpara.com/i/55big/tbmmoylama3.jpg" align="right" vspace="5">Genelde koalisyon hükümetleri “ başarılı “olmazlar veya başarılı addedilmezler. Asla da bir sonraki seçimde oy alamazlar. Nadiren koalisyondaki küçük partilerin oylarının yükseldiği görülmüştür.  28 Şubat sonrası kurulan Anasol- D hükümetinde olduğu gibi DSP oyları artmıştır.
 
Ancak, orada özel bir durum oldu. Anasol-D dağılınca Ecevit kısa süreli bir azınlık hükümeti kurdu o dönemde Apo yakalandı ve Türkiye’ye getirildi.

Bu örnek dışında ne 12 Eylül öncesindeki CHP-MSP ve ve MC hükümetleri ne de 91 yılındaki DYP-SHP örneklerinde olduğu gibi koalisyon hükümetlerindeki partiler hep kan kaybetmiştir. Ancak en dramatik çöküş DSP-MHP-ANAP koalisyonu olmuştur. Her üç parti bir sonraki seçimde meclis dışında kalmışlardır. Bu dönem Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizinin yaşandığını hatırlayalım.

Türkiye’de neden koalisyon hükümetleri tutmamıştır? En önemli neden, partilerin kendi örgüt ve seçmen tabanlarına olan körü körüne bağlılıklarıdır. Bu bir uzlaşma refleksini sürekli taktiksel hale getiren bir kaos ortamı yaratmıştır. Partiler bakanlar kurulunda belirli kritik konularda uzlaşmışlar ve ekonomik ve politik yaklaşımlarından taviz vermişler. Sonra dönüp meydanlarda farklı şeyler konuşmuşlardır. Bu bir harakiridir. Böylece hem iktidarda hem de meydanda güvenirliliklerini yitirmişlerdir.

Ölçümlemeler göstermiştir ki, bir parti veya lider kadroları proje ve vaatleri ile değil güvenilirlikleri ve tutarlılıkları ile oy alırlar. Bu kaybolduğu zaman vaatlerin ve projelerin de anlamı kalmaz. Bugün Almanya’da en büyük iki karşıt parti rahatlıkla koalisyon yapmakta İtalya’da zaten bir tür koalisyonlardan oluşan partiler bir kez daha koalisyona girmektedirler.

Türkiye’de siyasi iktidar mutlak iktidar anlamına geldiğinden partiler bunu paylaşmakta ve hazmetmekte zorlanırlar. Oysa siyaset akıp giden toplumsal yaşamın bir tür düzenleyici ve rötuşlayıcısı olarak görülürse o zaman koalisyon olmak da yadırganmaz hale gelir. Seçmen iradesinin tecellisi de bir dört yıl boşu boşuna heba edilmez.  İdeali budur. Koalisyon kötüdür anlayışı bir saplantıdır ve bu biz aslında kötü idare ediliyoruz kendimizi idare edemeyiz demektir. Türkiye bunu hiçbir dönem hak etmemiştir, şimdi de hak etmemektedir.

Gelelim tek partili dönemlere. 50’li yıllarda Demokrat Parti arka arkaya üç dönem tek parti hükümeti kurdu. O seçim sistemi, bir dönem önce CHP tarafından yapılandırılmış bu durum da DP’ye yaramıştır.  O sistem en çok oyu alan partinin o ilde milletvekillerinin tamamını alması üzerine kurulmuştur ve açıkça bir adaletsizlik getirmiştir.

Nitekim 60 ihtilaline giden yolun taşları da bütünüyle bu sistemden kaynaklanmıştır. Konunun üstadı Dr. Sezgin Tüzün’ün yaptığı derin çalışmada gösterdiği gibi, O sistem diyelim 83 Özal döneminde uygulanmış olsaydı ANAP Milletvekillerinin yüzde seksen beşini almış olacaktı.

Arkadan tek başına azınlık desteği ile İnönü’nün Adalet Partisi ile Süleyman Demirel’in, ANAP ile iki kere Özal’ın ve Adalet Kalkınma Partisi ile Recep Tayip Erdoğan’ın tek parti hükümetlerini görüyoruz. Anketlerde de görünen şu andaki iktidar partisinin seçimden birinci parti olarak çıkacağı, ancak tek partili bir hükümet kurup kuramayacağının henüz belirsiz oluşudur.

Seçmen davranışının genelde seçimden seçime sağ veya sol olarak ağırlık kazandığını ve bir yada en fazla iki dönem sonra tek partiden koalisyona döndüğünü dikkate alırsak bu kez ya azınlık destekli ya koalisyon olma ihtimali hayli yüksek.

Seçim gecesi yayınlayacağımız Ekolay anketine göre meclise üç parti giriyor ve AKP-38-39ü CHP-28-29 bandında MHP ise 18-19 bandında seyrediyor. Böylesi bir ihtimal, eğer il dengeleriyle de desteklenirse enteresan ihtimaller ortaya çıkıyor.

Tek Başına AKP: Olma ihtimali var. Ancak yeni meclise giren iki oluşum MHP ve DTP kökenli bağımsızların milletvekili alma ihtimali yüksek illere bakıldığında iktidar partisi oy sayısını arttırsa da, salt çoğunluğu alma yönünde zorlanacak. Öngörümüz, salt çoğunluk için 10 veya altında bir eksik olacak. Bu durum nasıl aşılabilir? O liderlerin ve uzlaşma kültürünün ne kadar yerleştiğine bağlı. Tek başına iktidar olmayabilir gibi görünüyor ama olma ihtimali de var. Başbakan’ının çekilirim çıkışı bu riski sıfırlamak için yapılan bir çıkış. Son iki günde bu yöndeki vurgunun şiddetlenerek artacağı kanısındayım.

AKP- DP:
Gerek Başbakan’ının gerekse DP Genel Başkan’ı Mehmet Ağar’ın kampanya süresince birbirlerini doğrudan karşılarına almadıkları görünen bir olgu. DP barajı geçerse olması en kolay hükümet biçimi bu olurdu. Ancak özellikle son aylarda Ağar’ın barajı altı kalma ihtimali yükseldi. Dolayısıyla zor görünüyor.

 AKP-Bağımsızlar: Olması ihtimal dahilinde. Ancak Erdoğan DTP  kökenli bu bağımsızlardan PKK’yı terörist örgüt olarak kabul etme şartını istedi. Onlar da bu şartı kabul etmiyorlar. Edemezler. Ayrıca meclise girdikten sonra gurup kuracakları kesin, bu gurubun ne kadar uzlaşmacı ne kadar kavgacı bir yön izleyeceği de henüz muamma. Kamuoyu ve devletin refleksleri tarafından da uygun görünen bir durum değil. Olma ihtimali çok düşük.

AKP Tek başına Bağımsız Destekli: Bir öncekinden daha kuvvetli bir ihtimal. Bu ihtimal için bağımsızların, kayıtsız şartsız Erdoğan ve Hükümeti destekleme yönünde bir taahhüt açıklamaları gerekiyor. Hükümet politikalarına ve yönetim tarzına karışmamayı garanti ederlerse bu olabilir.  Politikalara tam destek verme şartıyla bir deklarasyon açıklamaları gerekiyor. Buna karşılık beklentileri ise daha uzlaşmacı bir güneydoğu politikası olabilir. Bir öncekinde top Erdoğan’daydı. Burada top bağımsızlarda. Olma ihtimali var ancak yüksek değil.

AKP-CHP: Gelişmiş ülkelerde görünen bir koalisyon modeli. Toplumun iki ayrı kesimini kendi bünyesinde merkezileştiren iki partinin koalisyonunda toplumsal uzlaşma için büyük bir fırsat yaratılabilirdi. Ancak liderler, Cumhurbaşkanlığı sürecinden başlayan ve seçim kampanyalarında karşılıklı olarak tırmandırdıkları bir gerilim süreci içine girdi. Bu kadar yıpranmanın üstünden bir evlilik çıkar mı? Çıksa bile mutsuz olunur. Keşke olsaydı. Türkiye uluslar arası konumu ile ilgili zor bir dönemeçten geçiyor. Kuzey Irak’tan dalga dalga gelen bir bölünme tehdidinin ve Güneydoğu bölgesindeki terörün süratle bertaraf edilmesi gerekiyor. ABD politikalarına karşı güçlü bir hükümete ihtiyaç var. Türkiye’nin çok güçlü bir hükümete uzlaşmasını dünyaya göstermesine ihtiyaç var. Olur mu? Neden olmasın? Ancak zor.

AKP-MHP: Tabanlardaki benzerliklere karşın her iki parti birbirinin karşıtında konumlanmış durumda. Bahçeli’nin sert söylemleri bu gerilimi giderek tırmandırıyor. Öyle ki sanki seçimin son haftasına girildiğinde CHP aradan çekildi. Şu anda temel eksende sağ*sol yerine globalcilik ve milliyetçilik diye iki eksen oturdu. Burada bu iki parti karşıt uçlar olarak duruyor Bu Avrupa Birliğinden idam’a, Kuzey Irak’tan özelleştirmelere dek iki keskin uç olarak sivriliyor. MHP’deki oy artışının nedeni de karşıt kesimleri sert söylemiyle kendinde toplaması. Böyle bir koalisyonun kurulma ihtimali yok.

AKP-GP: Mümkün değil.

CHP-MHP: Muhalefet hattında olası tek hükümet gibi görünüyor. Ulusalcılık ekseni her iki partiyi bir anlamda birleştiriyor. Çünkü artık eski sağ sol ayrımının anlamı kalmadı. Sınıflara ve sosyal guruplara dayanan politika yerini uluslara ve bölgelere doğru bıraktığından beri bu tür birliktelikler artık rahat gerçekleşiyor.  İki partinin milletvekili sayısının buna yetmesihalinde en kolay gerçekleşebilecek koalisyon seçeneği.

CHP-MHP- Bağımsızlar: Gerek CHP-MHP ekseni gerekse bağımsızlar nezdinde kabul edilmesi zor bir seçenek. Türkiye çok zor bir durumda kalırsa telaffuz edilebilir. Olma ihtimali çok düşük.

CHP-DP-MHP: İdeal bir seçenekti. Ancak DP’nin durumu işi hayli güçleştiriyor. Daha da ideali CHP-DP’ye MHP dışarıdan destek olurdu. Gerçekleşme ihtimali zor görünüyor.

CHP-MHP-GP: Çok ilginç ve renkli bir koalisyon olurdu. Her gün enteresan hadiselerle burun buruna gelirdik. Renkli olmasına renkli ama istikrarlı olur muydu o ayrı konu. Bu koalisyonun tanımı bir anti- AKP birlikteliği olurdu. Tepkisel olarak enteresan sonuçlar veren bu koalisyondan ne kadar istikrar çıkardı tabi orası ayrı konu. Genç Parti baraj altında görünenler içerisinde baraja en yakın duran parti. Geçme ihtimali zor ama yeni oy verecek 4.5 milyon genç üzerinde çok etkili. Bu oyların anketlerde net göründüğü kanısında değilim. İşin bu tarafı da ayrı bir muamma. Genç Parti barajı geçerse olabiliri, sonrası riskli… Piyasalar için riskli bir alternatif…


Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
KAPANIŞLAR (BIST)
BUGÜN 1000 TL NE OLDU?
1.000 TL        
BORSA
1.002 TL        
DOLAR
997 TL        
EURO
1.002 TL        
ALTIN
 
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.