Laiklik ve demokrasi DNA`mıza işlemiştir
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Ben ve benim gibi çalışan kadınlar 83 yıllık cumhuriyetin eseriyiz. Cumhuriyete güveniyorum. Laiklik ve demokrasi bizim DNA`mıza işlemiştir dedi.
Londra`dan yayın yapan Bloomberg TV`deki `For The Record` isimli programda, Güler Sabancı`nın görüşlerine yer verildi. Programın sunucusu Nina de Roy tarafından, Müslüman olan bir toplumda sıradışı bir figür ifadeleri ile tanıtılan Güler Sabancı, neden iş dünyasını seçtiği şeklindeki ilk soruyu şöyle yanıtladı:
Ailenin ilk torunu olmam ve de ilk kız olmam nedeniyle, -babam ve amcalarım 6 erkek kardeşti bildiğiniz gibi-, dedemle özel bir ilişkimiz oldu. Ve şimdi psikologların söylediği gibi, çocukluk döneminiz kariyerinizde etkili oluyor. Ben de ilk çocukluk dönemimde dedemden çok etkilendim. Dedem benim iş hayatında olmamı istedi. İlerleyen yaşlarımda ben de bu şeçimi yaptım zaten. Çalışmayı sevdim. Özellikle de sanayide çalışmayı sevdim. Eğer başarılıysam, yaptığım işi sevdiğimden dolayı da başarılıyım bence.
`Cumhuriyetin eseriyiz`
Güler Sabancı, program sunucusunun, `Güler Sabancı, din ve devlet işlerini ayrı tutan laik yapıya ayna tutuyor. Tıpkı özel hayatı ve iş hayatını birbirinden ayrı tuttuğu gibi. Çok farklı ünvanlarınız var; Finans Dünyasının First Lady`si, Türkiye`nin Lastik Kraliçesi, Türkiye`nin En Güçlü Kadını gibi. Türkiye`de bir kadın olarak, sizin konumunuzda, iş hayatının içinde olmak nasıl bir şey? şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:
Türkiye`de kadın olarak iş hayatının içince olmak ilginç ve çok destek gören bir durum. Kariyerimde öncelikle ailemden sonra da iş arkadaşlarımdan çok destek gördüm. Kariyerim boyunca beni kıskananlar olmuş olabilir. Ama ben hiç hissetmedim. Daha çok çalıştım. Sonra bana hep saygı duydular. Çünkü sonunda açıkçası, gerçekten onlardan daha iyi ya da eşittim dedi.
Sabancı, Sizin Türkiye`de laik devletin bir eseri olduğunuzu söylebilir miyiz? şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı:
Ben ve benim gibi çalışan kadınlar; bizler 83 yıllık cumhuriyetin eseriyiz. Ben cumhuriyete güveniyorum. Laiklik ve demokrasi bizim DNA`mıza işlemiştir.
Programda Güler Sabancı`nın gıdadan kimyaya, lastikten çimentoya çeşitli alanlarda 70 şirketten oluşan 12 milyar dolarlık bir imparatorluğu yönettiği, şirketin üçüncü çeyrek sonuçlarının, yaklaşık olarak kârını üçe katladığını gösterdiği kaydedildi.
`Perakendede büyüyeceğiz Migros`la ya da Migros`suz`
Güler Sabancı, Migros`un Koç ailesinden satın alınmasıyla ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi:
İş hayatında işler, satın almalar ya da birleşmeler duygularla yapılmaz. Biz beş ana iş koluna odaklanıyoruz. Bu her bir ana iş kolunda ortaya çıkacak fırsatlarla ciddi şekilde ilgileniriz. Perakendecilik bizim ana işlerimizden biri. Ortağımız Carrefour`la birlikte agresif bir büyüme planımız var. Migros`la ya da Migros olmadan agresif bir büyüme planımız var.
`AB konusunda Türk halkı yorgun düşmemeli`
Programın sunucusu Nina de Roy`un AB müzakerelerine ilişkin bir sorusunu yanıtlayan Sabancı, Türkiye ve Avrupa ilişkilerinin 700 yıl öncesine dayandığını hatırlattı. Sabancı, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
Financial Times`taki makalemde de belirttiğim gibi, Türkiye`nin AB`ye üye olmasının bir devrim değil evrim olduğuna inanıyorum. Birlikte bir geçmişimiz var. Türkiye her zaman Avrupa`daki gelişimlerin ve tarihinin bir parçası olmuştur. Türkiye`nin üyelik süreci vakit alacak, ancak sonunda her iki taraf da kazanacak diye düşünüyorum. Türkiye`nin müzakere sürecine uzun vadeli bakmalıyız. 1996`dan beri Gümrük Birliği`ndeyiz ve iki taraf da bu ekonomik bütünleşmeden memnun.
Üyelik sürecinden kastımız Türkiye`deki düzenlemeleri AB standartlarına yükseltmemiz. Bu hem demokrasimizi hem de insan haklarını geliştirecektir.
Bu düzenlemeler zaten Türkiye`nin kendisi için yapması gerekenlerdir. Türkiye, AB standartlarına ulaştığı zaman her iki taraf da bugünkünden daha da istekli olacaktır. Bu konuda resmi makamlara, fikir liderlerine ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor. Hepimizin Türk halkının yorgun düşmemesi için görevlerimiz var. Bence Türkiye`deki kamuoyu hali hazırda çok olumlu. Son seçim sonuçları da gösterdi ki Türk halkı AB`ye girişi destekliyor.
Güler Sabancı, Bridgestone, Carrefour gibi yabancı ortaklıkların Türkiye ve Avrupa Birliği arasında bir köprü olup olmadığına ilişkin bir soruya ise Avrupalı işadamlarının Türkiye`ye ilgisinin olmasının, Türkiye`ye gelmelerinin ve yatırım yapmalarının Türkiye`yi daha yakından tanımaları anlamına geldiğini belirterek, Birbirimizi daha yakında tanıdıkça, daha yakından ilgilendikçe bence yolumuz daha aydınlanacaktır. diye konuştu.