Faiz artırımına ara mı veriliyor?
Merkez Bankasının son açıklamaları piyasanın faiz beklentisinde <ımg hspace="10" src="http://i.bigpara.com/i/55big/349YTLPARA879.jpg" align="right" vspace="5">revizyona neden oldu.ımg>
Servet Yıldırım / REFERANS GAZETESİ
Bir sonraki Para Politikası Kurulu toplantısında yarım puan olmasa bile çeyrek puanlık bir artış beklentisinde olan piyasa oyuncuları son açıklamaların ardından Merkez Bankasının faiz artırımına ara vermesini bekliyorlar. Yapılan yorumlarda 2009 hedefinin tutturulabilmesi için faiz artışlarının yıl sonuna doğru tekrar başlayabileceği öngörüleri yer alıyor.
Bu noktada merkez bankası faiz kararlarının ekonomiyi ve enflasyonu nasıl etkilediğine bakmak gerekir. Merkez Bankası`nın kendi hesaplamalarına göre bugün alınan bir faiz kararının etkisi belli bir gecikmeyle görülüyor. Buna göre ekonomik canlılık açısından 3 ila 9 ay ve enflasyon için ise 9 ila 18 ay arasında bir gecikmeli etki söz konusu. Dolayısıyla 2009 enflasyon hedefinin uzağında kalmamak için bu yıl sonunda ya da 2009 başında yapılacak faiz değişikliklerinin etkisi 2009 sonbaharından önce görülmeyebilir.
Faiz beklenen teorik etkiyi gösteremedi
Aslında merkez bankasının faiz kararlarının ekonomiye olan etkisi diğer gelişmiş ekonomilere göre çok daha zayıf. Piyasada likidite fazlası olduğu ve merkez bankası bu parayı sürekli olarak borçlanarak çekmek zorunda kaldığı dönemlerde faiz merkez bankasının elinde güçlü silah olma özelliğini kaybediyor. Bizde de son altı yıla damgasını vuran likidite fazlalığı olduğu için bu dönemde faiz kendisinden beklenen teorik etkiyi yeterince gösteremedi. Mesela merkez bankasının faiz değişiklikleri ile piyasadaki uzun vadeli faizler arasında güçlü bir ilişki gözlenmedi. Merkez bankası kısa vadeli faizleri indirdiği halde hazine faizlerinin arttığı dönemler oldu.
Aynı şekilde teorik olarak faiz kararlarının hisse senetleri ve döviz gibi diğer araçları etkilemesi beklenir. Ancak bu ilişki bizde gelişmiş ekonomilerdeki kadar güçlü değil. Merkez Bankası faiz indirdiği halde dövizin artmak yerine indiği uzun bir dönem oldu. Merkez Bankası faizleri indirmeye başladığı 2002 yılında faizler yüzde 57 seviyesindeydi, döviz kuru ise 1dolar=1.70 liraydı. Faizler 2006 baharında yüzde 13.25`e kadar geriledi, kur ise artmak bir yana 1.30 liranın altına indi.
Merkez`in iletişim başarısı
Merkez Bankası faizlerinin en belirgin etkisi sinyal olma özelliğinde öne çıktı. Merkez bankaları faiz kararları ile ekonominin gidişatı hakkında piyasanın ve ekonominin aktörlerine sinyaller verirler. Bu sinyaller ise yatırım ve tüketim kararlarını etkiler, fiyatlama davranışlarına katkıda bulunurlar. Bizim son altı yılda daha çok gözlediğimiz etki bu oldu. Yani sizin anlayacağınız faiz kendisinden teorik olarak beklenen etkinin önemli bir bölümünü bizim örneğimizde göstermedi ama merkez bankamız özellikle 2004-2006 döneminde sanki güçlü bir ilişki varmış gibi gösteredi ki, bu daha önce de dediğim gibi bence iletişim başarısıdır.
Gelinen noktada enflasyonun düzeyi üzerinde kurun etkisinin çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Kurun düzeyi ise merkez bankasının faiz kararından çok bekleyişlerden ve reel faizin göreli seviyesinden etkileniyor. Merkez Bankası faizi artırmak bir yana indirse bile reel faizin diğer ekonomilere göre yüksek kaldığı ve bekleyişlerin çok fazla bozulmadığı bir ortamda YTL değerli kalmayı sürdürebiliyor. Değerli YTL ise kurun enflasyon geçişkenliğinin yüksek olduğu ülkemizde enflasyonu hedefe yaklaştıran en önemli etken rolünü oynuyor.