AB`nin Nice Zirvesi Sert Geçti Ama Genel Manzara İyi

13.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :

Amerikalılar son dört günde, kanunların anlamı olup olmadığına ilişkin epik bir mahkeme mücadelesi ile kuşatılmışken, Atlantiğin öbür yakasında başka bir drama oynanıyordu. Güzel insanlara, Rus mafyasına ve sayısız yüksek mertebeden kişiye ev sahipliği yapan Nice`de, 15 ülkenin liderleri Avrupa`nın geleceğine karar veriyorlardı.


Orijinin 1951 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunun oluşumuna kadar götürürsek neredeyse yarım yüzyıllık geçmişe sahip AB`nin tarihinde en önemli toplantılardan birisi olarak nitelendirilen Nice zirvesi, dün sabah erken saatlerde sona erdi. Bu zirvenin önemi, birliğe bu on yıl içinde en azından 12 ülke daha kabül edilmesi için yapılması gerekenlerin de tartışılmasında yatıyor. Bu ülkelerin dokuzu yalnızca 10 yıl önce Moskova`nın ve komunist bir despot yönetimindeki Romanya`nın kontrolü altındaydı. Eski Sovyetler Birliği ve Avrupa Birliği arasında oldukça büyük fark var. Sovyetler Birliği, gerçek bir birlik değil, zaptetme yoluyla Moskova`nın kontrolü altında toplanan bir grup devletti. AB`nin üye ülkeleri ise tam tersine, bağımsızlıklarının bir kısmını vermek için gönüllü olarak biraraya geldiler. Serbest - piyasa kapitalizmi ve serbest ticaret bu ekonomik birliğin hayati ekonomik özü ve onu yıllardır yaşatan etmenler. Bir zamanlar tahrip edilmiş Batı Avrupa zenginleşirken, doğudaki devletler komunizmin ölü eli altında soldular. Moskova`nın boyunduruğundan serbest kalan bu devletler mevcut durumda elbetteki bu zenginler klübüne katılmak istiyorlar.


Sahte birlik eriyip giderken, gerçek olanı zenginleşti. Ancak, son bir kaç günün olaylarının gösterdiği gibi, bu hiç bi zaman kolay olmadı. Nice hoş bir yer ve Fransızlar herkesi mutlu etmeye çalışarak iyi bir ev sahipliği sergilediler. Global basın temsilcilerine şampanya ikram edildi, ancak görünen o ki bu iyi bir savaş arayışında olan Britanya gazetelerini yatıştırmaya yetmedi. Çok uzağa bakmaları gerekmedi. Politikacılar, onlar için en fazla şey ifade eden şey olan güç konusunda sözlü savaşa giriştiler. Genişleme için netleştirilmesi gereken konulardan birisi, önemli kararların alındığı bakanlar konseyindeki oyların yeniden dağıtımıydı. Ajandadaki konulardan birisi de, bir tek üyenin önerilen bir politikayı ya da kanunu veto edebildiği politika alanlarını azaltıp, yüzde 74.6 anlamına gelen kalifiye çoğunluğu getirme çabasıydı. Bunun özellikle 27 üyeye çıktığı zaman konseylerin çalışabilmesi için gerekli olduğu düşünülüyor. Fransa tarafındn önerilen oylama ğırlıkları sıkı pazarlıkların yalnızca başlangıcıydı. Aday üyelere de oylama hakkı konusunda söz verildi ve Polonya önerilenden daha fazlası için pazarlık yapabildi. Fransa, İtalya ve Büyük Britanya ile eşit oylama haklarını kabül eden Almanya`nın daha büyük olan ebadı nüfusuna dayalı bir provizyonla tanınarak, yalnızca diğer iki büyük üyenin yardımıyla, kalifiye çoğunluk oylamasına gidebilmesine izin veriyor.


Tüm bunlar, özellikle küçük devletlerin haksızlık çığlıkları arasında ve bir noktada Belçika ve Polonya liderlerinin yürüyüp gitme tehditleri arasında pişti. Konular daha sonra yeniden gözden geçirildi. AB`nin yönetici organı, Avrupa Komisyonu koltuklarında da mücadele söz konusuydu. Liderler 27 komisyonerli bir Komisyon`un hantal bir yapı olacağını farkettiler. Ancak, bu bürokratik konu halledilmesi zor olduğundan ertelendi. Sosis yapmaya ilişkin eski deyiş dediği gibi, bazen izlememek daha iyidir. Ancak, AB konusunda dikkat çeken bir şey, bu türden savaşlara rağmen, hernasılsa birleşik Avrupa amacına doğru ilerliyor. Her daha geniş bir birlik girişiminde, tarihlerinde kanlı savaşlar yaşamış olan ülkelerin, anlaşamayıp ayrılacaklarına ilişkin öngörüler oluyor. 1980ler ve 1990 başlarında tek pazar oluşturulmasında da dargınlıklar yaşandı, ancak bir şekilde güzellikleri ve mükemmel olmayan noktalarıyla gerçekleşti. 1993 Maastricht Anlaşmasının, Fransa ve Almanya`da ateşlere yol açabileceği düşünülürken, oluşturulan ortak para birimi euro, 11 ülkenin para birimi. akında 12 ülkenin olacak. Herşey yolunda giderse, Avrupalılar 2002 yılında ceplerinde euro taşıyor olacaklar. Konuştuğunuz herhangi bir Avrupalı yetkili, genişlemiş AB`nin de bir gerçek haline geleceğini söyledi. Nice`de tartışılan konuların ötesinde, halledilmesi gereken şeyler var. Ortak Tarım politikasında reforma gidilmesi gerekiyor. Doğu`dan ucuz işgücü akınına karşı sendika kaygılarını gidermek gerekiyor. Bu büyük ve stratejik konuma sahip NATO üyesinin dışlanıp, soğuklaşması istenmiyorsa, Türkiye`nin üyelik başvurusu konusu çözümlenmeli.


AB`nin ne olmak istediğine ilişkin, daha fazla tartışma olmalı. Kendi askeri ve dış politikasıyla bir federasyona susamış olan Fransa`nın bu vizyonuna, Britanya Başbakanı Tony Blair`ın hafta sonunda NATO`ya zarar verebilecek herhangi bir oluşuma onay vermeyeceğini açıkça belirtmesiyle set çekilmiş oldu. AB`nin en iyi ekonomi - politika seviyesinde çalıştığı açık. Euro, ulusal politika üreticileri ve şirketler arasında yeni bir rekabete yol açtı. Bu hem kamu hem de özel bürokrasilerin azalmaya başlaması ve daha büyük ekonomik yeterlilik demek.
Uluslararası sınırlarda, malların ve insanların daha serbest dolaşımı söz konusu. Bu trendler geliştikçe, Avrupa olnakları olmayanlara daha da fazla olanaklar sunmaya başlayacak. Yerli Avrupalıların giderek düşen doğum oranı, ekonominin bu olanakları olmayanlara gereksinim duyacağı anlamına geliyor. Bunlar, Avrupa`yı siyasi fırtınaları içinden geçirip, çıkaran motive edici güçler. Ayrıca, korkunç bir sıcak ve nahoş bir soğuk savaş anıları da hafızalarda hala taze. Son bir kaç günde, Avrupa ve Amerikalı yapılar sınamaya tabii tutuldu. Sınavda iyi performans göstermişe benziyorlar. (FİNANSAL FORUM - THE WALL STREET JOURNAL)



Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
KAPANIŞLAR (BIST)
BUGÜN 1000 TL NE OLDU?
999 TL        
BORSA
998 TL        
DOLAR
1.004 TL        
EURO
1.005 TL        
ALTIN
 
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.