``Özelleştirmede paranın kaynağı sorulmalı``
Özelleştirmede taliplerin ön incelemeden geçirilmesi gerektiğini savunan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, ‘‘Biri çıkıyor `Ben şu bankayı alıyorum` oiyer, bankayı veriyorlar. Otomobil için ehliyet alacaksan bile seni inceliyorlar’’ diye konuştu. Sabancı, özelleştirmelerde ‘‘Bu para nereden gelecek’’ sorusunun da mutlaka sorulması gerektiğini söyledi.
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, özelleştirme kapsamında satışa çıkarılan kurumlara talip olanların bir ön incelemeden geçirilmesini önerirken, paranın kaynağının da sorulması gerektiğini vurguladı.
Krizin etkilerinin geçmediğine inanan Sabancı, ekonomide yaşanan büyümenin sürdürülebilir olmasının önemine dikkat çekti. Türkiye`nin ekonomisini ve Hazine`sini güçlendirmeden ‘‘Zamanı gelince Uluslararası Para Fonu`ndan (IMF) kurtulacağız’’ gibi sözler etmesinin yanlış olduğunu söyleyen Sabancı, ‘‘Bunlar erken söylenmiş laflar’’ uyarısında bulundu.
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı ile özelleştirmeden Uluslararası Para Fonu`na (IMF), yatırımlardan büyümeye, yolsuzluklardan işçi-işveren ilişkilerine, Sabancı`nın geleceğine uzanan geniş bir yelpazede konuştuk.
İş dünyası tek parti iktidarından çok umutluydu, beklentileriniz gerçekleşiyor mu? AKP, bu avantajını kullanabiliyor mu?
- Yeterince değil, çünkü alışkanlıklar, belli politikalar var. Tek parti avantajı önümüzde, ama bu fırsatı yeterince yakalayamadık. Biraz daha sabırlı olmalıyız. Rahmetli Turgut Özal`ı zamanında çok tenkit ederdik, bir telefonla arar, emir verirdi. Ben de tenkit edenlerden biriydim, ama o doğruymuş o günün Türkiye koşullarına göre öyle davranması gerekiyormuş. Bu hükümetin, irade bende, millet beni seçti diyerek bazı işlerde tavrını koyması gerekiyor. Özal`ın aynısını yapmayalım ama cesur olalım.
Hükümetin, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- IMF, bir vaka. Derdi olan memleketlere çağrılan bir müessese. Sen hatalar yap, yap, yap, ondan sonra `Niye bana geldin, reçete yazıyorsun` de. IMF`in söylediği laflar da hoşa gitmiyor. Çünkü vakayı görmek istemiyoruz, üstünü örtmeye alışmışız. Hükümet son zamanlarda, `Filan tarih gelince IMF`ten kurtulacağız ya da ayrılacağız` gibi laflar söylüyor. Bunlar erken söylenmiş laflar. Allah nasip etsin, Hazine`yi ve diğer düzenlemeleri güçlü hale getir, o zaman karar ver, o zaman bu lafı söyle. Kararını o zaman açıkla. Bu lafı erkenden söyleyip de buraya alakası olan adamların önünü kesiyorsun.
Krizin etkilerinin geçtiğini düşünüyor musunuz?
- Krizin etkilerinin geçtiğine inanmıyorum. Kaç defa kriz geldi, kaç defa vaatlerle yaşadık. Vaatlerde de çok bonkörüz. Vaat başka, vaka başka. Birşeyler yapılıyor, milyarlar harcanıyor, ama kaynağı nereden diye soran yok. Özelleştirmelerde bazı numuneler var biri satıyor biri alıyor. 600 milyon dolara satılıyor, yüzde 40`ı peşin verilecek. Bu para nereden gelecek diye sorulmuyor.
Ekonomideki büyümenin devam edeceğine inanıyor musunuz?
- Büyüme başladı, ekonomide şu anda Allah`a şükür yukarı dönüş var, ama burada kocaman bir ama var. Yukarı dönüşün kalıcı olması ve devamı önemli.
Özelleştirmede izlenen stratejileri doğru buluyor musunuz?
- Özelleştirmeyi yaparken layık adamları, kendini ispat etmiş adamları seçeceksin. Bir ön incelemeden geçireceksin, layıksa vereceksin. Otomobil için ehliyet alacaksan bile seni inceliyorlar. Ama banka sahibi olacak adama lisans sormuyorlar. Özelleştirmede biri çıkıyor, `Ben şu bankayı alıyorum` diyor, bankayı veriyorlar. Öte yanda Sabancı Holding`in Londra`daki bankasında umum müdür yardımcı ayrılmış, yerine gelecek adayları İngiliz Merkez Bankası araştırıyor ve o seçiyor. Yetkiler bizim, banka bizim, ama bu müessesenin öneminden dolayı seçimi İngiliz Merkez Bankası yapıyor.
Türkiye`de yatırımlar yeniden başlıyor mu?
- Çimento, lastik, plastik, su fabrikalarımızın kurulu kapasitesinin yarısı dolu yarısı boş. Türkiye`nin neresine giderseniz gidin fazla kurulmuş kapasiteler var elimizde. Evvela bu kapasiteleri işleteceğiz, buralara konsantre olup kaynaklarımızı, zamanımızı vereceğiz. Yeni fabrika kurmak yerine, var olanların kapasitelerini kişneteceğiz. Bunun için pazarın büyümesi lazım. Pazar, güven, istikrar ve yapılanların kalıcı olması halinde büyür. Elimizdeki kapasiteler o kadar çok ki, ihracata da önem vermek gerek. Kapasiteleri verimli kullandıkça, üretim arttıkça, maliyetler aşağı indikçe ihracat kişneyecek.
Irak`la ticareti şişmanlatacağız
Irak`la ticaretiniz nasıl gidiyor?
- Irak`a su satıyoruz, çimento satıyoruz, klima satıyoruz. Gıdada iyi adımlar attık. Sadece gıdada 30 milyon dolarlık kontratlar yaptık. Irak`ın yakın olması Türkiye için büyük bir aavantaj. Önce ticareti şismanlatmak, sonra pazarı takip etmek gerek, yatırım en son geliyor.
Komatsu`yu ortaklığa ikna edemeyince ithalatçı olduk
Sabancı Holding`in çok daha büyük işleri ‘‘diyolog yetersizliği’’ yüzünden yapamadığını söyleyen Sakıp Sabancı, ‘‘Her sabah tıraş olurken, grubumuzu durdurmasalardı, yani anlayış olsaydı, verimli diyalog olsaydı daha neler yapabilirdik, daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum’’ dedi. Sabancı, ‘‘İçinizde yapamadığınız neler kaldı?’’ sorusunu şöyle yanıtladı:
‘‘Her işimizde daha da büyük işler yapabilirdik. Komatsu ile lisans anlaşması yapıp yola çıktık, sonra Adana`daki fabrikada 500-600 yol makinesi yapmaya başladık. Sonra yarıyarıya ortak olalım, adetleri çoğaltalım, istihdamı artıralım, ihracata ağırlık verelim dedik. Adamları buna razı etmek için müzakereler sürüyordu, ama güven yok, istikrar yok, faizler anormal, ekonomi belirsiz. Komatsu bunları görünce çekingen davrandı, `gelmiyorum` dedi. O gelmeyince kapasiteler küçük kaldı, maliyetler düşürülemedi. Fabrikayı kapatmak zorunda kaldık, ithalatçı Sabancı olduk. Biz buna karşıyız, ama olaylar o noktaya getirdi. Ben ithalatı da keselim dedim, ama arkadaşlarım bu öfkeli olur dedi. Toyota`da da yarı yarıya ortaklığımız vardı, ama bize verilen sözler tutulmadı.’’
İş dünyası gerektikçe sesini yükseltmeli
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın ‘‘İş dünyası, yolsuzluklara karşı yeterince sesini yükseltmedi’’ şeklindeki sözlerine katılıyor musunuz?
- Sayın Erdoğan`a katılıyorum. Daha cesur olup, doğru bildiğimizi, yalnız kendi menfaatimize değil, memleketin de menfaatine uygun yerlerde sesimizi yükseltmemiz gerek. Bunu yeterince yaptınız mı derseniz, yetersiz. Gruplar arasında farklı şekilde dile getirildi. Biz de zaman zaman meslek odalarında, üniversitelerde veya başka yerlerde söylüyorduk. Yapanın yanına kaldıkça durmadan devam ediyor. Öyle yaşanan olaylar vardı ki, tırmandı, tırmandı, günümüze kadar geldi. Biz de genellikle alkış var, tenkitler yeterli değil.
TÜSİAD, TOBB gibi sivil toplum kuruluşları üzerine düşeni yapıyor mu?
- Geçmişle karşılaştırarak düşünelim. TÜSİAD otomatikman TOBB ile münakaşa içindeydi. Çok şükür şimdi TÜSİAD`ın Başkanı cesur çıkışlar yapıyor, yalnız raporlarla kalmıyorlar. TOBB Başkanı da öyle. Bir değişim var, Türkiye bunun meyvelerini toplayacak.
Sabancı`nın alnındaki etiket yanlış
Daha önceden çekilmeyi düşündüğünüz bazı alanlarda faaliyetleriniz sürüyor. Bu konudaki stratejiniz değişti mi?
- Müteşebbisin gelişen koşullara göre fikirlerini revize etmesi gerek. Tekstilden bir dönem çıkmak istemiştik, ama yeni bir bakışla bunu değiştirdik. Esnek olabilmek, şartlara uyabilmek gerek. Bazı alanlardan çıkalım dediğimiz zaman konjonktüre de bakmamız lazım. Bazı sektörlerden çıkmak istiyorum, ama alıcı var mı? Yoksa ertelemek lazım. İlle de ben satıp bu alandan çıkacağım dersen, malını çok değersiz satmak zorunda kalırsın. Biz diyoruz ki, Sabancı`nın alnındaki etiket yanlış. Sabancı`nın etiketinde ne yazar, otomotivci, çimentocu, lastikçi, gıdacı, tekstilci, perakendeci, bu çok fazla. O günlerin koşullarında böyle yaptık, artık daha konsantre olmalı ve dünya boyutlarında bir yerlere gitmeliyiz. Gelecekte de telekomünikasyon, enerji ve perakende de yoğunlaşacağız.
Telekom`da yüksek fiyat freninden korkuyorum
Türk Telekom`un özelleştirmesine ilginiz devam ediyor mu?
- Türk Telekom için arkadaşlarım çalışıyor. Ama bazı peşin hükümlü ve negatif düşüncelerdekiler `Sana karşıyım` demiyor ama bir fren koyuyor. Bir liralık malı, üç liraya satmak istiyor. Bunu yaşaya yaşaya gördük. Telefon işinde de korkuyorum ki yarın dünya realiteleri bir yana bırakılıp, layık olduğu fiyatın iki, üç katını isteyecekler. Bu demektir ki karşı değilim özelleştirmeye, ama ananı belleyeceğim. Yeterince özelleştirme olabildi mi, olmadı?
Sıfır zammın matematiği yok
İşçiye sıfır zam önerisine nasıl bakıyorsunuz?
- Sıfırın matematiği yok. Ekmeğin fiyatı her gün artarken sıfır zam olmaz, ama bu bir reaksiyondan geliyor. Sendikacı işçinin menfaatini arıyor, diğer taraftan müteşebbis kendi menfaatini arıyor. Birbirinin tam karşısında gibi, ama hayır artık bu çağın gerisinde kaldı. Artık ikisi beraberce Türkiye`nin menfaatini aramak zorunda. Beraberlik olmazsa eski gidişata devam.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN