Finansal Piyasaların Değerlendirilmesi

Almanya Kıel Üniversitesi Dünya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü Kalkınma Ekonomisi Bölümü Başkanı Ve Dünya Bankası Danışmanı Prof. Dr. Nunnenkamp: -Bankalardan Devlet Garantisi Kalktığında Bankalar Daha Verimli Çalışacaktır -Devlet Banka Kurtarmamalı, Bankalar Karları Kendileri Ediyorsa, Riskleri De Göğüslemeli -Türk Finans Sistemi Sorunlarının Çözümü İçin Güney Kore Modelini Uygulamaya Koymalı


İZMİR 8A.A) - 12.12.2000 - Almanya Kiel Üniversitesi Dünya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü Kalkınma Ekonomisi Bölümü Başkanı ve Dünya Bankası Danışmanı Prof. Dr. Peter Nunnenkamp, bankalar üzerindeki devlet garantisinin sektörde sorun yarattığını belirterek, Bankalardan devlet garantisi kalktığında bankalar daha verimli çalışacaktır dedi. Ege Sanayici ve İşadamları Derneği`nin (ESİAD) konuğu olan Nunnenkamp, dünyada ve Türkiye`deki finansal piyasaları değerlendirdi. Nunnenkamp, bankaların da diğer işletmeler gibi değerlendirilerek, kar ve zararına kendisinin katlanması gerektiğini ifade ederek, Bankalar şunu iyi anlamalı, kar edebildikleri gibi riskleri de vardır. Zarar da edebilirler diye konuştu. Nunnenkamp, ülke ekonomilerinde belli sektör veya firmaların desteklenmesine karşı olduğunu dile getirerek, hükümetlerin genel ekonomide etkinliği ve verimliliği artırmaya yönelik uygulamalar içinde olması gerektiğini söyledi. Türk bankacılık sektörünün Avrupa`dan çok Asya`daki bankacılık sektörüyle örtüştüğünü ifade eden Nunnenkamp, özellikle Güney Kore`nin bankacılık sektörü modelinin Türkiye için örnek teşkil edebileceğini kaydetti. Nunnenkamp, Türk bankacılık sisteminin çok verimli çalışması için bazı düzenlemelere gidilmesi gerektiğini vurgulayarak, bunun ilk adımının devlet garantisinin kaldırılması olabileceğini bildirdi.


CİDDİ REFORMLARA İHTİYAÇ VAR

Türk bankalarının kasalarında ağırlıklı olarak devlet kağıtlarının bulunduğunu, mevduata verilen faizle, kredilere uygulanan faiz oranları arasında uçurum olduğuna dikkati çeken Nunnenkamp, şöyle konuştu: Son gelişmeler Türk bankacılık sisteminde ciddi reformlara ihtiyaç olduğunu gösterdi. Bankalar hiç bir zaman batmayacaklarından emin olursa bu son derece kötü sonuçlar getirir. Hükümetler bankaların batmasından korkuyorlar, ama gerekliyse batmasına izin vermek şart. Bankacılık bu kadar riskli bir iş ise bankalar hala neden bu işi yapıyor? Çünkü bankalar ciddi riskler karşısında devletin kendilerini kurtaracağından emin. Bankalar uzun süre kar ediyorlar, zarar ettiklerindeyse devlet, kamunun kaynaklarıyla kurtarıyor. Fatura halka çıkıyor. Bankalar kar edebiliyorsa, zararı da yine kendileri göğüslemeli. Bankaların batmasına izin verilmeli. Devlet garantileri kaldırılmalı. Globalleşmeye paralel dünya ekonomilerinde birleşmelerin yaşandığını, rekabetin yoğunlaştığına değinen Nunnenkamp, buna hazırlıklı olmayan ülkelerin ise zaman zaman krize girdiğini anlattı. Nunnenkamp, Asya ve Brezilya krizlerinin ardından Türkiye`de de daha dar finansal kriz yaşandığını kaydederek, bundan sonraki süreçte de dünyada krizlerin görülebileceğini ifade etti.


TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ;

Türkiye`de, kamuoyunda yaygın olan kanının AB üyeliği ile ülkenin bir çok sorununun biteceği yolunda olduğunu, AB adaylığına çok umut bağlandığını belirten Nunnenkamp, Türkiye Gümrük Birliği anlaşmasıyla bir çok avantajı elde etmiş durumda dedi. Nunnenkamp, AB`ye en son aday olan Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya`nın tecrübelerinden yararlanılmasını önererek, gelinen noktada en başarılı üyenin İrlanda, başarısız üyenin ise Yunanistan olduğunu kaydetti. Türkiye için AB üyeliğinin büyük bir itici güç olduğu konusunda kuşkuluyum diyen Nunnenkamp, şöyle devam etti: AB`ye üyelik, küreselleşmenin kazananları yanında yeralmak değildir. Küresel ekonomide varlığını sürdürebilmek, Türkiye için AB üyeliğine eş değer değil, tamamen kendi gücüne bağlı. Türkiye`nin gelecekte ne yapıp yapmayacağına bağlı. Türkiye için yapılması gereken şey öncelikli kendi ekonomik politikasını kurup, uygulayarak, güçlendirmektir. Bundan sonra AB`nin yaratacağı fırsatlardan yararlanmalı. Türkiye`nin üyeliğinin 2010 yılına kadar ertelenmesini çok ciddi problem olarak görmeyin.