Bankalarda Özerklik Zor
Kamu bankalarının özelleştirme modelini içeren ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer`den hükümete geri iade edilen Kanun Hükmündeki Kararname`nin Turgut Özal döneminde 1984`te çıkarılan 233 Sayılı kararnameden bile geri özellikler taşıdığı iddia ediliyor. Adını vermek istemeyen bir büyük bankanın tepe yöneticisine göre Cumhurbaşkanından dönen son kararnamenin, kamu bankalarına özerklik ya da özelleştirme değil, tam tersine daha da siyasallaştırma getiriyor.
İki kararnameyi kıyaslayan ve kamuoyuna açıklanmayan taslağın stratejik maddeleri incelendiğinde, bu bankacının iddialarına göre Özal döneminden de geriye gidiliyor.
KOALİSYONA GÖRE MODEL;
Bankacı, yeni kararname taslağını yorumlarken daha birinci maddede amaç belirtilirken, eski kararnameye göre geriliğin de ortaya çıktığını söyledi ve
`Hazine bürokratları tarafından hazırlanan taslağın, sonradan DSP`li Devlet Bakanı Hüsamettin ile MHP`li Bakan Faruk Bal tarafından değiştirildiği öne sürülüyor` dedi. Bankacı, taslağın maddelerini değerlendirirken şöyle devam etti:
`Kararname, Ziraat ve Halk bankalarının, çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışabilmelerini ve bunu teminen yeniden yapılandırılmalarını sağlamaktan uzaktı. Yine bankaların hisselerinin yüzde 100 kadarının özel sektöre satımının gerçekleştirilmesini öngören ikinci madde ise bu bankaların karlılık ve verimlilik ilkelerine göre çalışan anonim şirketler olduğu gibi çok iddialı bir tanımlamada bulunulduğu da görülüyor. Bu parlak amaçların her birinin, çeşitli partiere bağlı olan kuruluşların temsil edileceği birer yeniden yapılandırma kurulu ile gerçekleştirileceği öngörülüyor. Kurulların, DSP`deki Hazine Müsteşarlığı, MHP`ye bağlı DPT ve ANAP`a bağlı Özelleştirme İdaresi temsilcileriyle ilgili bakanlıkların birer temsilcisinden oluşturulacağı belirtiliyor. Ziraat ve Halk bankaları DSP`ye, Emlak Bankası ise MHP`ye bağlı. Üstelik, kurulun `karar yeterlilik sayısı` sadece üçle sınırlı. Anlayacağınız, oluşturulacak üç kurul da bugünkü sistemi ve koalisyon protokolünü bozmayacak şekilde çalışacak.`
BAKAN TALİMATI;
Bankacı, kurulların, koalisyona göre çalıştırılacağı iddiasını ise şu gerekçelere bağlıyor: `Çünkü, Ziraat ve Halk bankaları için oluşturalacak kurullarda Hazine, ilgili Bakanlık ve banka temsilcileri DSP`li bakanlığın talimatıyla atanacak. Emlak Bankası Yeniden Yapılandırma Kurulu ise MHP`ye bağlı DPT ve MHP`li bakanlığın atayacağı Bakanlık ile banka temsilcisinden oluşacak. Kararlar, üç üyenin aynı yöndeki oyuyla alınacağına göre bu bankaların nasıl siyasi etkilerden uzaklaştırılıp, özerkleştirileceğini anlayan varsa, bana anlatsın.
HİSSELERE BAKINCA...
Bankacı, bir an için banka temsilcilerinin bakanların hiçbir müdahalesi olmaksızın banka yönetimlerince atandığı varsayılsa bile, bu kez de taslağın geçici birinci maddesinin, 3. fıkrasında yer alan, `Bankalardaki Hazine hisseleri, bankanın ilgili olduğu bakanlık tarafından temsil edilir` hükmüne bakıldığında, tüm iyimserliklerin uçup gittiğini vurguladı ve şöyle konuştu:
`İyiniyetle dolu olsanız bile bu hüküm incelendiğinde, yine herşey ortaya çıkıyor. Hisselere bakıldığında, her üç bankada da yüzde 99`lar seviyesindeki Hazine hisselerinin takibini, Ziraat`te Bakan Recep Önal, Halk`ta Bakan Hüsamettin Özkan ve Emlak`ta da Bakan Faruk Bal temsil edecek. Siyasi kimlikli bu kişiler, acaba bu bankaları siyasal etkilerden nasıl arındıracaklar?`
2005`e KADAR ESKİ DÜZEN;
Bankacı, dörtlü kararla yapılan atama işlemlerinin de taslaktaki düzenlemeye göre ilgili bakanın yüzde 99`luk Hazine hisselerini temsil eden kişi olarak `Olağanüstü Genel Kurul kararı aldım ` demesiyle ve koltuğunda oturarak tek başına Genel Kurul yapmasıyla gerçekleştirilebileceğini iddia etti. Hükümetin, kamu bankalarıyla ilgili gerçek niyetini gösteren bir başka maddenin ise `Geçici 9. Madde` olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: ` Bu madde ile yeniden yapılandırma süresi ile yeniden yapılandırma kurullarının görev süresi, KHK`nın yürürlüğe girmesinden itibaren 3 yıldır. Bankalardaki hisse satış işlemleri bu süre içinde sonuçlandırılıyor. Bakanlar Kurulu, bu süreyi, bir defaya mahsus olmak üzere yarısı kadar uzatabiliyor. Demek ki, kamu bankaları, bu hesapla 2005 yılına kadar kötü niyetli davranmak isteyenler için kaynak olmaya devam edecek. Hem de tek kişilik genel kurullar ile`
ÜST KURUL`un ADI YOK;
Adını vermeyen bankacı, 1984 yılından bu yana yürürlükte olan KHK ile hukuksal olarak varolan, ancak siyasilerin hukuka aykırı müdahaleleriyle bir türlü hayata geçirilemeyen özerklik konusunun, yeni taslakla tam anlamıyla ortadan kaldırıldığını da belirtirken, taslakta, `Üst Kurul`dan hiç sözedilmediğini söyledi ve şöyle konuştu: `Yapılması gereken, Hazine Müsteşarlığı ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu temsilcilerinden oluşacak bir Genel kurul yapısıyla bu bankaların özerk bir statüye kavuşturulması ve siyasetçilerin etkisinden uzaklaştırılarak rehabilite edilmesi ve ekonomiye kazandırılmasıdır` dedi. (FİNANSAL FORUM)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN